Ehlibeyt (a.s)
GAYBETİN HİKMETİ
- Ayrıntılar
- Gösterim: 541
Hz. Mehdi"nin (a.f) neden gaybet perdesi ardında gizli olduğu Allah Teala"nın hikmet üzere olan iradesine bağlı olup varlık âleminin akıl ermez sırlarından biridir.[1]
Buna rağmen hadislerde gaybetin hikmetleri olarak sayılan şeyler, gaybetin bazı etkenlerine işaret ederek insanların uyanmasına, ibret almasına ve bir çare bulmasına neden olabilir:
1- İlahî sünnet:
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurur:
Peygamberlerin gaybetleri konusunda vuku bulan bütün sünnetler Ehlibeyt"in Kâimi (Hz. Mehdi) hakkında da vuku bulacaktır.[2]
2- İmam"ın canını korumak ve öldürülmesinden endişelenmesi:
İmam"ın öldürülmesi gerçekte mesajının yok olması, İslâm"ı ve Kur"ân"ı dünyada hakim kılmak doğrultusundaki görevinin tamamlanmaması demektir.
İmam Cafer Sadık (a.s) gaybetin nedeniyle ilgili bir soruyu şöyle cevaplıyor:
Öldürülmekten endişeleniyor.[3]
3- Dünyanın İslâm"ın hükümetini kabullenmeye hazırlanması ve müstekbirlerin sultasının yok olması:
Hz. Mehdi (a.s) şöyle buyurur:
Ben, zuhur döneminde, hiçbir tağutun biati üzerimde olmadığı bir hâlde kıyam edeceğim.[4]
4- Halkın imtihana tâbi tutulması:
Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurur:
Mehdi"nin (a.f) gaybeti döneminde Allah Teala"nın, kalbini imanla sınadığı kimse dışında hiç kimse onun imametine inanç konusunda sebat göstermeyecektir.[5]
5- İnsanların günahları ve hazırlıklı olmayışları:
Hz. Mehdi (a.f) kendisini, bulutlar arkasında kalan güneşe benzetmektedir.[6]
Hz. Mehdi"nin (a.f) varlığı, etrafına nur saçan ve feyiz veren bir güneş gibiyse, onu örten bulutlar da günahlar ve halkın kadir-kıymet bilmeyişinden başka ne olabilir ki?!
-----------------------------------------------------------------------------
[1]- İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurur: "Allah Teala-nın hikmet sahibi olduğunu bildikten sonra onun bütün fiil ve buyruklarının nedenini bilmesek bile hikmet üzere olduğunu tasdik ederiz." (Kemalu"d-Din, c.2, s.482) [2]- age, s.345. [3]- age, s.481. [4]- Muntehabu"l-Eser, s.267. [5]- age. s.101. [6]- İhticac, s.263; Biharu"l-Envar, c.52, s.92.