Cu04192024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Back Ana Sayfa İlahi Kelam Kur’an-ı Kerim İslamî düşüncede kadının cihadı

Kur’an-ı Kerim

İslamî düşüncede kadının cihadı

Bu yüzden dünyanın her yerinde insanlar vatanı ve insaniyet uğruna canını feda eden askerlerine saygı gösterir ve onları milli kahraman ilan eder.

Öte yandan her insan için din, inanç ve düşünceyi korumak, kendini ve aile ve vatanı savunmak zati bir amel olduğundan ve hiç bir insan düşman tecavüzünü ve zulmü kabul etmediğinden, bu ülküleri savunmak için savaş ve cihat yapılır. İslam dininde böyle bir savaşa cihat adı verilir ve en iyi ve en erdemli savaş, Allah yolunda cihat etmektir. Her müslüman Allah yolunda ve kendi inancını ve ülkülerini savunmak için canı ve malı ile Hak rızası yolunda adım atar.



Cihat konusunda önemli ve kutsal alanlardan biri de, savunma durumudur. Bu tür bir savaş da dinin vaciplerinden ve ibadetlerinden sayılır ve dinin önde gelen büyükleri ve evliyaları tarafından da sürekli tavsiye ve teşvik edilmiştir. İmam Ali –s– Necül Belağa’da cihat ameli cennet kapılarından bir kapı olduğunu ve Allah’ın ancak has kullarının yüzüne açıldığını buyurur.

Peki ama, acaba bu görevden kadınlar da sorumlu mudur?



Kur'an'ı Kerim ayetlerinde savaş ve cihat konusu belli bir cinsiyetle sınırlandırılmamıştır. İslamî fıkıhta da kendi halkını ve vatanını savunmak için cihat etmek kadın ve erkeğe farz kılınmıştır. Fakat eğer yapılan savaş savunma amaçlı değilse, kadınlar için cihat vacip değildir.

Bu arada İslam dininde cihat sadece insanları öldürmek ve kan akıtmakla sınırlı değildir, nitekim İslam Peygamberi –s– bir keresinde İslam ordusu savaştan dönerken onlara şöyle buyurmuştur:

Aferin size ki küçük cihadı yaptınız, ama büyük cihat hala üzerinizedir. Sahabe sorar: Ya Resulullah, büyük cihat nedir? Allah Resulü –s– şöyle buyurur: Nefisle cihattır.

Yine bir başka hadiste İslam Peygamberi –s– şöyle buyurur: kadının kansız cihadı vardır, o da Hac ve Umre’dir.



İmam Ali –s– kadının cihadı, kocasına iyi bakmak ve evlilik yaşamının kendisine dayattığı eziyetlere ve zorluklara katlanmaktan ibarettir, diye buyurur.

Tüm bu sözler İslam dininin kadınlar için en önemli önceliği evi ve ailesi olarak belirlediğini gösteriyor. İslam tarihinde anlatılanlara göre bir gün Yezid Ensari’nin kızı Esma, kadınların sözcüsü olarak Allah Resulü’nün –s– huzuruna çıktı ve şöyle arz etti: Ya Resulullah, Allah sizi kadınları ve erkekleri hidayete erdirmek için seçti ve biz de alemlerin Rabbine iman edenlerdeniz, fakat cihadın tüm faziletleri ve Allah yolunda fedakarlıkların sevabı erkekler için vacip kılınmış, nitekim eğer onlar Allah’a iman ve inançları uğruna öldürülürse şehit sayılıyor, fakat eşleri savaş arenalarında olan biz kadınlar sadece ev işleri ve çocuklarımızla uğraşıyoruz. Acaba bu durumda onların cihat sevabına ortak mıyız? Allah Resulü –s– şöyle buyurdu: ne güzel bir soru. Git benden kadınlara tebliğ et: ev işleri için kıyam etmek ve çocuklara bakmak ve kocaya bakmak kadınlar için Allah yolunda cihat etmektir.



Müslüman kadınlar her zaman düşman saldırısında erkeklerle omuz omuza çarpışarak inancını ve vatanını savunduğunu ispat etmiştir. Bunun en somut örneği Hz. Fatıma’dır –s– ki babasını ve eşini her zaman kafirler ve düşmanlarla savaşta teşvik etmiş ve savaş hazırlıklarında önemli payı olmuştur. Yine İslam Peygamberi’nin –s– pak torunlarından ve Aşura kıyamının habercisi Hz. Zeyneb –s– de müslüman kadınlar için en iyi örnektir.



Ancak bugün İslam dünyasının bir köşesinde şahit olduğumuz şey, nikah cihadı adı altında uydurma bir cihattır. Bu tabir ilk kez 2013 yılında ve Suriye’nin iç savaşı sırasında sanal ortamda ve sosyal paylaşım sitelerinde gündeme geldi. Bu uydurma cihatta kadınlardan ve kızlardan Suriye yönetimine karşı savaşan erkeklerin cinsel ihtiyaçları karşılanması isteniyor. Kadınlar ve kızlar bunun için Türkiye üzerinden Suriye’ye geçmeleri ve tekfirci teröristlerle bir saatliğine evlenmeleri ve sözde cennet yolunu açmaları gerekiyor.



Aslında başta IŞİD olmak üzere tüm tekfirci terör örgütleri İslam’ın adını karalamak, bölgede islamofobiyi körüklemek ve müslümanların arasında tefrika çıkarmak amacıyla kadınları yeni teröristleri cezbetmek ve onları savaş alanlarında kullanmak ve böylece kendi askeri yeteneklerini korumak için kullanıyor.

Stratejik diyalog müessesisinin raporuna göre, kadınlar IŞİD’e katıldıklarında onları başka bir yere götürüyorlar ve orada başka kadınlarca değerlendiriliyor ve hemen ardından evlendiriliyorlar. Çünkü sapkın Vahabi müftüleri bir fetva yayınlayarak kadınların Suriye çatışmalarına en iyi katılma yolu nikah cihadı olduğunu ileri sürüyor. Radikal sapkın müftülerden biri olan Muhammed Arifi’nin verdiği belirtilen bu fetvaya göre bölgede 14 ila 16 yaş arasındaki kızlar veya boşanmış kadınlar Suriye’de teröristlerin cinsel ihtiyaçlarını giderirse, mükafatları cennet olacakmış.



Bu sapkın ve İslam’la asla bağdaşmayan fetvanın ardından cennete gitmeyi hayal eden bir çok genç kız ve dul kadın ve hatta evli olan kadınlar kocalarından boşanarak Suriye’ye akın etmeye başladı. Ancak bu yanlış ve İslamî olmayan fetva yüzünden yüzlerce kadın gebe kaldı ve binlerce gayri meşru çocuk dünyaya geldi ve cinsel ilişkilerde görünen hastalıklar yayılmaya başladı.

Öte yandan IŞİD’in barbarlığını yakın gören kandırılmış kadınlar bu canilerin elinden kurtarmaya çalıştı. Tunus içişleri Bakanı Lütfi bin Cedu, kandırılan Tunuslu kızların her biri en az yirmi, otuz ve bazen yüz teröristle cinsel ilişki kurduğunu ve şimdi de gebe haldeyken Tunus’a geri döndüğünü belirtti. Ve tüm bunlar nikah cihadı altında gerçekleşti.



Bundan daha da kötüsü, tekfirci IŞİD terör örgütü intihar eylemcisi sıkıntısı ile karşılaştığında, nikah cihadı için örgüte katılan kadınları intihar eylemcisi olarak kullanmasıdır. IŞİD’in kadın üyeleri için açtığı Ezzavara medresesi de bu doğrultuda faaliyet yürütüyor. Söz konusu medresenin yetkililerinin açıkladığına göre bu medresenin görevi intihar yeleğini ve bombalı intihar eylemi yapmayı beyaz gelinliğe veya oyuncaklara tercih eden kızları bulmaktır. Bu açıklama başlı başına IŞİD’in ne denli fasık bir örgüt olduğunu gösteriyor. IŞİD hatta örgüte katılan kadınları bu tür operasyonlara teşvik etmek için müftülerine IŞİD üyesi evli kadınların kocasının izni olmaksızın intihar eylemi yapabileceğine dair fetva yayınlamasını emretmiş.

Bu arada nikah cihadı için örgüte katılan kadınların intihar eylemlerinde kullanılmaları, bazı kadınların itiraz etmesine yol açtığı da anlaşılıyor. Bu kadınların bir çoğu IŞİD tarafından intihar eylemlerinde kullanılacaklarını anlayınca IŞİD’in işgalindeki bölgelerden kaçıyor, çünkü onlar ölmek için değil nikah cihadı için Irak ve Suriye’ye geldiklerini vurguluyor.



Yine ilginçtir ki nikah cihadı fetvasını yayımlayan Muhammed Arifi, fetvası Arap ve İslam aleminde büyük tepkilere yol açınca fetvasını geri almak zorunda kaldı. Arifi bir kaç konuşmasında böyle bir fetva vermediğini iddia etti. Arifi bu fetvayı redderken, aynı zamanda nikah cihadını ilk kez Muaviye gündeme getirdiğini belirtti. Arifi, Saffeyn savaşı sırasında Amro bin As bu öneriyi Muaviye’ye sunduğunu, Muaviye de bizzat sadece kocası olan kadınlar değil tüm kadınların Saffeyn’e gelmesini ve askerlere yardım etmelerini emrettiğini belirtti.



Gerçekte tekfirci terör örgütü IŞİD müslümanları örgüte çekebilmek için cihat ve şehadet kavramları üzerinde büyük manevra yapıyor. IŞİD örgüte destek veren müftülerin yardımıyla muhataplarına cennet vaad ediyor ve Halifenin emri altında cihat etmek ve hedef uğruna şehit düşmek, günahların bağışlanmasına vesile olacağını belirtiyor. Buna göre bir çok genç de şehadet ve cennete kestirme yoldan gitmek arzusuyla örgüte katılıyor.

Ancak İslam dinini karalamaya yönelik olan bu oyun de elbette bozulacaktır. Nitekim IŞİD’in kampından kaçan Tunuslu kız Ferid Beci şöyle diyor: bugün Allah yolunda cihad iddiasında bulunan kişiler birbiriyle çatışıyor ve birbirinin kellesini kesiyor. Bunun sebebi ise onların İslam’ı doğru tanımamış olmasıdır. İslam topraklarında katliam etmek, asla cihat anlamına gelmez.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile