Kur’an-ı Kerim
Allah’la söyleşi: Söyledim, Söyledin!
- Ayrıntılar
- Gösterim: 548
Söyledim: Yorgunum.
Söyledin: لا تقنطوا من رحمة الله (Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin - Zümer Suresi, 53. Ayet)
Söyledim: İçim sıkılıyor, içimden çok şeyler geçiyor.
Söyledin: ان الله یحول بین المرء و قلبه (Allah kişi ile onun kalbi arasına girer. Enfal Suresi, 24. Ayet)
Söyledim: Senden başka kimsem yoktur.
Söyledin: نحن اقرب من حبل الورید (biz insana şah damarından daha yakınız. Kaf Suresi, 16. Ayet)
Söyledim: Ama sanki beni unuttun!
Söyledin: فاذکرونی اذکرکم (Öyleyse yalnızca Beni anın, Ben de sizi anayım. Bakara Suresi, 152. Ayet)
Söyledim: Daha ne kadar sabredeyim?
Söyledin: و ما یدریک لعل الساعة تکون قریبا (Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır – Ahzap Suresi, 63. Ayet)
Söyledim: Sen büyüksün ve senin yakınlığın benim gibi küçük biri için uzaktır. O zamana kadar ne yapayım?
Söyledin: واتبع ما یوحی الیک واصبر حتی یحکم الله (Sana dediğim şeylere uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret – Yunus Suresi, 109. Ayet)
Söyledim: Çok soğukkanlısın! Sen Allah’sın ve sabırlı. Ben kulum ve sabır küpüm küçüktür. Bir işaret edersen her şey tamamdır.
Söyledin: عسی ان تحبوا شیئاً و هو شر لکم (Bir şeyi sevebilirsin, ancak senin hayrına olmayabilir – Bakara Suresi, 216. Ayet)
Söyledim: انا عبدک الضعیف الذلیل –Ben senin zayıf, zelil kulunum- Gerçekten nasıl içine sinebiliyor?
Söyledin: ان الله بالناس لرئوف الرحیم (Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir, Bakara Suresi, 143. Ayet)
Söyledim: İçim daralıyor.
Söyledin: بفضل الله و برحمته فبذلک فلیفرحوا (insanlar nelerle mutlu olmaya çalışıyor? Ancak Allah’ın lütfu ve rahmetiyle mutlu olunur – Yunus Suresi, 58. Ayet)
Söyledim: Kesinlikle her şeyi kendi haline bırakıyorum! Allah’a tevekkül ediyorum.
Söyledin: ان الله یحب المتوکلین (Şüphesiz Allah kendisine güvenip, tevekkül edenleri sever – Ali İmran Suresi, 159. Ayet)
Söyledim: Çok teşekkür ediyorum!
Ancak sanki bu defa şöyle demek istedin: Kendine gel ve iyice dediklerime kulak ver:
…وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللّٰهَ عَلٰى حَرْفٍ فَاِنْ اَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَاَنَّ بِهٖ وَاِنْ اَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلٰى وَجْهِهٖ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةَ (İnsanlardan kimi Allah'a yalnız dille ibadet eder. Şöyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de imtihan olması için musibete uğrarsa çehresi değişir (dinden yüz çevirir). O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir) Hac Suresi, 11. Ayet)