Cu04192024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Ehlibeyt (a.s)

İMAM ALİ (a.s)'IN YAŞAM TARZI

İmam'ın yaşamı kesinlikle beşeriyetin şimdiye kadarki hayatı boyunca tecrübe etmiş olduğu en iyi yaşam tarzlarından biridir. Bu yaşam, bütün beşer fertlerinin en hakiki, en ilahi bir sembolü ve yeryüzünde kendilerine ilahi halife anlamını taşıyan insan ismini bırakmaya layık olan pek az kimselerden biri sayılan kamil bir insanın yaşamıdır. Bu yaşam o denli çekicidir ki onu seveni, sevginin doruğuna ulaştırır ve düşmanını ise, düşmanlığın en son haddine vardırır. Ali (a.s.), Peygamber'in (s.a.v.) onun hakkında şöyle buyurduğunu bildirir:

"Senin hakkında iki grup helak olacaklar: Aşırı derecede seni sevenler (Gulat) ve aşırı derecede seninle düşmanlık edenler (Nasibîler)."[1]

  Ona taraftar olanlar (Şiî), Rafızilik haddine kadar yücelir[2] ve eğer gaflet ederse aşırı inançların içine de düşer. Hayatı boyunca kendisine ilahlık isnat edilen bir şahıs çok az görülmüştür ama Ali (a.s.), Allah'ın, Resulullah'ın (s.a.v.) beşer olduğuna onca tekit ettiği bir toplumda bu gibi isnatlara maruz kaldı; ama İmam buna karşı tersleyici bir tavır aldı.

  İmam'ın yaşamının en önemli örneklerinden biri, boydan boya O Hazretin yaşamını kapsayan "zühd"dür. –Zahid, bütün dünyaya sahip olan aynı zamanda dünyada olan her şeyden kaçınma anlamınadır- Yetinmeyi tercih eden ve zorluklar karşısında, sabrı kendine köle eden bir zühd.

Bir grup, Ömer b. Abdül Aziz'in yanında zahidler hakkında söz açıp, en zahid kimsenin kim olduğunu soruyorlardı. Orada bulunanların bazısı Ebuzer de dahil olmak üzere birkaç kişiyi saydılar. Ömer b. Abdül Aziz şöyle dedi:

"Halkın en zahidi Ali b. Ebi Talib'dir."[3]

  İmam, fakirleri kendi etrafına toplayarak onlara karşı şefkatli davranıyordu[4]... Çoğu zaman namaz için hazırlandığında sadece sahip olduğu tek gömleğinden su damlar bir halde hutbe okuyordu.[5]

  İmam, hükümetin başında olmasına ve hükümetinin ve hükümetine bağlı olan çok geniş toprakların vergileri o hükümetin hazinesine dökülmesine rağmen yemeklerin en sadesiyle yetiniyordu, öyle ki kendisine şöyle diyorlardı:

"Nimetlerin bol olduğu Irak'ta en çok ve en iyi yemekler bulunduğu halde yine kendini böyle sıkıyor muydun?"

Ama bu, İmam için bir iftihar sayılıyordu.[6] Hz. Ali'nin (a.s.) kendisi şöyle buyuruyordu:

"Dünyaya meyletmeyen benim"[7]

Beyt-ül malı halk arasında paylaştırırken kendisine bir şey almaz ve eli boş eve dönerdi. Öyle ki bazıları onu insanların en zâhidi mi yoksa[8]... bilmekte tereddütte idiler. Haliyle o kendi sözünün en iyi şahidi idi:

"Sözlerin en iyisi, amelin teyit ettiği sözdür."[9]
İMAM ALİ (a.s)'IN YAŞAM TARZI

Asved b. Kays şöyle diyor: Ali (a.s.) Kûfe mescidinin avlusunda halka yemek veriyor ve bitirdikten sonra da evine dönüp evinde yemek yiyordu. Ashabından biri dedi: Ali (a.s.) kendi evinde, halka dağıttığı yemekten daha iyisini yiyor, diyerekten yemek yemeği bırakıp onun peşine takıldım. Bana, "Yemek yedin mi?" dedi. "Hayır" dedim. "Öyleyse benimle gel" dedi. Ben de onunla birlikte evine gittim. Evinde "Ya Fizze!" diye seslenince, bir cariyenin odaya girdiğini gördüm. Ali (a.s.) ona "Bize yemek getir" dedi. O da bir parça ekmek ile bir tabak ayran getirerek buğdayın kabuğu kolayca görülebilen ekmeği doğrayıp ayrana kattı. Emir-ul Müminin'e (a.s.) "Buğday kabuğu olmayan ekmek getirmesini söyleseydin daha iyi olmaz mıydı?" deyince, İmam ağlamaya başlayıp "And olsun Allah'a, Resulullah'ın (s.a.v.) evinde kabuksuz ekmek hiç görmedim" dedi.[10]

  Ukbet İbn-i Alkame şöyle rivayet etmiş:

"Ali'nin (a.s.) yanına gittim ve karşısına, çok ekşi ve sulu olmasıyla beni rahatsız eden bir ayran kabı bırakmış olduğunu gördüm. "Bu ayrandan içiyor muydunuz?" dedim. İmam "Ya Eb-el Habub! Peygamber'in bundan daha kötüsünü yediğini ve giydiğim elbisemden daha kalınını giydiğini gördüm, onun yapmış olduğunu yapmadığım takdirde ona kavuşamayacağımdan korkuyorum" dedi.[11]

  Adiy b. Sabit, "Ali'ye (a.s.) falûde (bir nevi ferahlatıcı soğuk tatlı) getirdiler; fakat Ali (a.s.) onu yemekten sakındı" diyor.[12]

  Ebu İshak Sakafi "el Ğarat" kitabının bir çok sayfalarında Ali'nin (a.s.) giyecek, yiyecek, beyt-ül mala karşı davranışı, iktisadi konulardaki tasarrufu ve ilahi sınırları titizlikle riayet etmesi hususundaki zahitliği hakkında pek çekici ve dikkate alınması gereken numuneler sergilemiştir.

  İmam, öyle yüce bir şahsiyete sahip idi ki Muaviye bile özel oturmalarında onu methediyordu.[13]

  Ebu Saîd Hudri şöyle rivayet ediyor:

  Resulullah (s.a.v.) kendi zamanında ensardan birinin cenazesinin yanı başına gelip "Bunun birine borcu var mı?" buyurdu. "Evet" dediler. Peygamber dönünce Ali (a.s.), O Hazrete "Bunun borcunu ben üstleniyorum" dedi. Peygamber Ali'ye (a.s.) buyurdu:

"Müslüman kardeşini zorluktan kurtardığın gibi Allah da seni kurtarsın."[14]

  İmam kendi malını böyle bağışlıyordu ama beyt-ül maldan, hakkı olmayan en yakın Şialarına bile az bir miktar dahi vermeğe katlanmıyordu.[15]

 

 

-----------------------------------------------------------

[1]-El-Mi'yaru vel-Müvazene, s: 32, (Nehc-ül Belağa'da Ali'nin (a.s.) kendisi şöyle buyuruyor: (Benim hakkımda iki kişi helak olacak: Birisi aşırı sevenler, birisi de aşırı derecede düşmanlık edenler).

[2]-Biri Şii rafizi olur, Bkz: el-Mi'yaru vel-Müvazene, s: 33.

[3]-El-Mi'yaru vel-Müvazene, s: 240.

[4]-El-Mi'yaru vel-Müvazene, s: 240.

[5]-El-Mi'yaru vel-Müvazene, s: 241.

[6]-El-Mi'yaru vel-Müvazene, s: 249.

[7]-Hayat-us Sahabe, c: 2, s: 310.

[8]-El-Ğarat, c: 1, s: 55.

[9]-El-Ğarat, c: 1, s: 249.

[10]-Ensab-ul Eşraf, c: 2, s: 187. Bkz: el-Ğarat, c: 1, s: 85-87-88.

[11]-El-Ğarat, c: 1, s: 85.

[12]-El-Ğarat, c: 1, s: 88.

[13]-El-Kâmil-ul fi Züefâ-ir Rical (İbn-i Adi) c: 5, s: 1824.

[14]-Rabi'ul-Ebrar, c: 3, s: 619.

[15]-Rabi'ul-Ebrar, c: 3, s: 77.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile