Cu03292024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Back Ana Sayfa Ehlibeyt (a.s) İmam Zaman (a.c.f) İmam Mehdi (af) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Ehlibeyt (a.s)

İmam Mehdi (af) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

    İnsanın dünya ve ahiretiyle ilgili her mesele, Kur’ân ve hadislerde açıklanmıştır. Fakat Muhammedî olan İslam’ı tanımak, bazı İslam düşmanları tarafından, Ehl-i Beyt’ten uzak olan kimseler için oldukça zorlaştırılmıştır. Düşmanlar hakla batılı birbiriyle karıştırarak hakkın üzerini kapatmak istemişlerdir; fakat Allah Teala kendilerini tertemiz kıldığı Peygamber (s.a.a)’in Ehl- Beyt’i vasıtasıyla Muhammedi olan İslam’ı ve İslam düşmanlarını açıkça halka tanıtmış ve böylece dinini tağut ve zalimlerin elinden korumak istemiştir.

    Allah Teala, Kur’an-ı Kerim’in 33. suresinin 33. ayetinde Ehl-i Beyt’in pâk ve tertemiz olduğunu açıklamıştır. Hz. Peygamber de altı veya dokuz ay boyunca sabah namazına giderken onların evinin önünde durarak; "Ey Peygamber’in Ehl-i Beyt’i, buyurun namaza" buyurmuş ve onları abasının altına alarak; "Allah’ım, bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir" buyurarak onların kimler olduğunu halka tanıtmıştır.

    Ama bazı kimseler, Kur’an’ın buyurmuş olduğu gibi; "Heva ve heves üzere konuşmayan ve sözleri vahiy olan" [1] Hz. Peygamber (s.a.a) vefat ederken, O’na saygısızlık yapmış, vasiyet yazmasına mani olmuş ve "Kur’an bize yeterlidir" demiş ve bununla da yetinmeyip haddini aşarak; "O’nun aklı başında değildir, sayıklıyor" söylemişlerdir. Hz. Peygamber’den sonra da O’nun Ehl-i Beyt’ine edebildikleri kadar zulüm yapmış ve O Hazretin; "Babasının annesi" diye lakaplandırdığı kızını oldukça incitmişlerdir. Bununla da rahat edemeyip Hz. Peygamber’den topladıkları hadisleri yakmış, onları nakletmeği yasaklamış ve böyle yapmayanları cezalandırmakla tehdit bile etmişlerdir.

    Bütün bunlara rağmen Allah’ın lütfüyle, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt’inin sözleri şimdi elimize ulaşmış bulunmaktadır. Bunlar sözlerinde İlahi hüccetlerin sonuncusu olan Hz. Mehdi’nin kim olduğunu, O’nun evrensel kıyamını ve O’nun özelliklerini bize açıklamışlardır.

    Konuya girmeden önce dikkatinizi Hz. Peygamber (s.a.a)’in buyurmuş olduğu iki hadisine çekmek istiyorum. O hadislerden biri, Şia ve Sünnilerin nakletmiş olduğu "Sekaleyn" hadisidir. Hz. Peygamber (s.a.a) bu hadisinde şöyle buyurmuştur:

   "Ben sizin aranızda iki değerli emanet bırakıyorum; biri Kur’ân, diğeri ise Ehl-i Beyt’imdir; bunlar (Kevser) havuzunun başında bana gelinceye kadar (yani kıyamet gününe dek) asla birbirlerinden ayrılmazlar." [2]

Başka bir hadiste de şöyle buyurmuştur:

  "Kim boynunda biat olamadan (başka bir hadiste ise; Kim zamanının İmamını tanımadan) ölürse, cahiliyet ölümüyle ölmüştür." [3]

    Naklettiğimiz bu iki hadis, her zamanda herkes için büyük bir sorumluluk getirmektedir. Bir taraftan Kur’ân ve Ehl-i Beyt’in her zamanda olacağını ve diğer taraftan da herkesin kendi zamanının İmamını tanımakla yükümlü olduğunu vurgulamıştır.

    Her zamanın İmamından maksat, zalim sultan ve önderler değillerdir. Bunları tanımamak cahiliyet ölümüyle ölmeyi gerektirmez. Bu İmam, Hz. Peygamber’in de tanıttığı gibi O’nun Ehl-i Beyt’inden olan on iki İmamlardır. Şimdi Ehl-i Beyt İmamlarından sadece bir tanesi hayattadır, O da Hz. Mehdi’dir; hadislerin buyurduğuna göre yeryüzünü adaletle dolduracak olan İmam, işte O’dur ve O’nu tanımak ve O’na biat etmek herkese farzdır.
ya aba saleh

    Şimdi Hz. Mehdi’yi daha iyi tanımamız için Ehl-i Sünnet ve Şia alimlerinin kendi kitaplarındaki Hz. Mehdi ile ilgili nakletmiş oldukları hadislere bir göz atalım.

Resulullah (s.a.a)’den nakledilen şu iki hadis, Hz. Mehdi ve kıyamını inkar eden kimselerin küfrünü açıkça ortaya koymaktadır:

1- "Mehdi’nin çıkışını inkar eden, Muhammed’e indirileni inkar etmiştir..."

2- "...Mehdi’yi inkar eden şüphesiz kafirdir." [4]

Hz. Peygamberden sonraki İmam ve halifelerin on iki kişi olduğu, Şia ve Ehl-i Sünnet’in birçok kitaplarında nakledilmiştir, biz onlardan sadece iki tanesini Ehl-i Sünnet kitaplarından naklediyoruz:

1- Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:

"Benden sonra on iki halife gelecektir." [5]

2- Yine Resulullah (s.a.a) Veda haccında buyurmuştur ki:

   "On iki halife oldukça bu din, düşmanlarına karşı hep muzaffer olacak ve hiçbir muhalif ve münafık ona zarar veremeyecektir." [6]

Hz. Peygamber (s.a.a) kendisinden sonraki İmamların ismini açıkça buyurmuştur; biz bu konuda iki hadisle yetiniyoruz:

1- Abdullah b. Abbas, Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Benim halifelerim, vasilerim ve Allah’ın benden sonraki hüccetleri on iki kişidir; ilki kardeşim, sonuncusu ise evladımdır." Ya Resulullah, kardeşin kimdir? diye sorduklarında; "Ali b. Ebu Talip’tir." buyurdular. Evladın kimdir? dediklerinde de şöyle buyurdular: "Yeryüzü zülüm ve haksızlıkla dolduktan sonra onu adaletle dolduracak olan Mehdi’dir. Beni hak üzere müjdeleyici olarak gönderene ant olsun ki, eğer yeryüzünün ömründen sadece bir gün kalmış olsa dahi Allah Teala, o günü o kadar uzatacak ki, sonunda oğlum Mehdî zuhur edecektir. Allah’ın nuru İsa b. Meryem gökten inecek, O’nun arkasında namaz kılacak, yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak ve O’nun saltanatı doğu ve batıya ulaşacaktır." [7]

2- Resulullah (s.a.a)’in çobanı Ebu Süleyman şöyle diyor:

Resulullah (s.a.a)’ten duydum ki şöyle buyuruyordu: "Miraç gecesi göğe yükseldiğimde yüce Rabbim bana şöyle buyurdu:

"...Ey Muhammed! Seni, Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan’ı, Hüseyn’i, ve Hüseyn’nin evlatlarından olan İmamları kendi nurumdan yarattım, sizlerin velayetinizi göklerin ve yerin ehline sundum; kim onu kabullenirse benim yanımda mümindir; kim de karşı çıkarsa benim yanımda kafirdir.

Ey Muhammed! Eğer kullarımdan bir kul, nefesi kesilinceye ve derisi kemiğe yapışıncaya kadar bana ibadet etse dahi, eğer sizin velayetinize karşı çıkarsa, onu affetmem. Ey Muhammed! Onları görmek ister misin? Ben; "Evet ey Rabbim." dediğimde buyurdu ki: "Arşın sağ tarafına bak." Bakınca Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali ve Muhammed Mehdi b. Hasan’ı gördüm; O, O’nların içinde inci gibi parlayan yıldız gibiydi.

    Allah Teala buyurdu ki: "Ey Muhammed! O’nlar benim kullarıma olan hüccetlerimdir; O’nlar senin vasilerindir. O’nlardan Mehdi, senin evlatlarından öldürülenlerin kanının intikamını alacaktır. İzzetime ve celalime ant olsun ki O, düşmanlarımdan intikam alacak ve dostlarımı sevindirecektir." [8]
ya aba saleh

    Yeryüzünün asla hüccetsiz kalmayacağı pek çok hadislerde geçmektedir; biz o hadislerden sadece iki tanesini naklediyoruz:

1-  Ebu Hamza İmam Bakır (a.s)’ın şöyle buyurduğunu naklediyor:

    "Allah’a ant olsun ki, Adem (a.s) olduğu günden beri Allah Teala yeryüzünü İmamsız ve kullarını da hüccetsiz bırakmamıştır. Allah’ın kullarına hücceti olan İmam yeryüzünde olmazsa, yeryüzü baki kalmaz." [9]

2- "Keşf’ul-Ğumme fi Marifet’il- Eimme" kitabında Ali b. İsa b. Ebu’l- Feth-i Erbili, Sünni alimlerinden olan Hafız Abdulaziz b. Cenabezi’nin "Mealim’ul-İtre" kitabından naklen İmam Rıza (a.s)’dan, O da babalarından Emir’ul-Muminin Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakleder:

    "Resulullah (s.a.a), yüce Allah’ın; r16;O gün bütün insanları imamlarıyla çağıracağız’ sözü hakkında şöyle buyurdu: r16;Her kavim kendi zamanının İmam’ı, Rabbinin kitabı ve Peygamberinin sünneti ile çağırılacaktır." [10]

    Yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak olan Hz. Mehdi (a.s)’ın özellikleri pek çok kitaplarda geçmiştir. Biz Ehl-i Sünnet kitaplarında nakledilen hadislerden sadece iki tanesini naklediyoruz:

1- Ebu Said Hudri, Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

    "Sizlere Mehdi’yi müjdeliyorum. Halkın ihtilaf ve çekişme zamanında ümmetime gönderilecek ve yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Gökte ve yerde olanlar O’ndan razı olacaklardır ve O, malları sahih olarak taksim edecektir."

Adamın birisi: "Sahih olarak nasıl taksim edecek?" diye sorduğunda: "Halkın arasında eşit olarak (dağıtacaktır)." buyurdular.

   Sonra şöyle eklediler: "O zamanda Allah Teala, Muhammed ümmetinin kalbini zenginlikle dolduracaktır ve O’nun adaleti onların hepsini kapsayacaktır; hatta nida eden; r16;Mala ihtiyacı olan var mıdır? diye nida edecek, bir kişiden başka hiç kimse kalkmayacaktır. Bunun üzerine ona; r16;Git hazinedara Mehdi bana mal vermeni emrediyor de’ denilecektir. Bundan dolayı hazinedar ona seç diyecek, adam onu kendi evine getirip açınca pişman olarak; r16;Ben Muhammed ümmetinin en ihtiraslısı mı oldum, yoksa onlara yeterli olan bana kifayet etmedi mi?’ diyecek. Bunun üzerine o malı geri getirecek, ancak ondan geri alınmayacak ve biz verdiğimiz bir şeyi geri almayız denilecektir. Böylece yedi, sekiz veya dokuz sene devam edecektir, bundan sonra yaşantının hiçbir hayrı yoktur." [11]

2-  Cabir b. Abdullah-i Ensari şöyle diyor: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:

    "Mehdi benim evlatlarımdandır; O’nun ismi benim ismimdir; künyesi de benim künyemdir; ahlak ve yaratılış olarak da insanların en çok bana benzeyenidir. O gaybete çekilecek ve o dönemde halk şaşkınlık içinde kalacak, ümmetler sapıklığa düşecektir. Sonra Mehdi, parlak bir yıldız gibi ortaya çıkacak, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır." [12]

    Hz. Mehdi (a.s)’ın İmam Hüseyin (a.s)’ın evlatlarından olduğuna dair birçok hadisler kitaplarda geçmiştir. Biz Ehl-i Sünnet kitaplarında nakledilen hadislerden sadece iki tanesini naklediyoruz:

1- Hz. Ali (a.s), Hz. Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Hüseyin’in evlatlarından biri ümmetim arasında kıyam etmedikçe dünya yok olmayacaktır; O, yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır." [13]

2- Huzeyfe, Resulullah (s.a.a)’ten şöyle buyurduğunu naklediyor:

"Dünyanın sonuna bir gün kalmış olsa dahi, Allah Teala o günü, evlatlarımdan birini gönderene kadar uzatacaktır; O’nun ismi benim ismimdir."

Selman; "Ey Allah’ın Resulü! Hangi oğlundan olacaktır?" diye sorduğunda, eliyle Hüseyin’i göstererek; "Bu oğlumdan." buyurdular. [14]

    Hz. Mehdi (a.s)’ın zamanında Hz. İsa (a.s) gökten inecek ve ümmetin emirliğini kabul etmekten çekinecektir. Bu konuda nakl olunmuş olan hadislerden sadece iki tanesini naklediyoruz:

1- El-Havi li’l-Fetava (s. 48, Mısır bas.), Ebu Amr ed- Dani’nin Sünen’inden naklen Huzeyfe’den şu hadisi tahriç eder: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:

   "Mehdi zuhur ettiğinde İsa b. Meryem de gökten inecektir; saçlarından sular damlarken Mehdi ona diyecek ki: r16;Öne geç ve halka namaz kıldır.’ İsa da cevaben şöyle diyecektir: r16;Namaz senin için ikame olunmuştur.’ Böylece benim evlatlarımdan birinin arkasında namaz kılacaktır." [15]

2- Sahih-i Buhari, "Kitab’ul-Bed’il-Halk" (Kitapta Meryem’i de an) babında (c. 4, s. 205, Beyrut bas.) Ebu Hureyre’den şöyle nakledilir: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "İsa b. Meryem nazil olup İmamınız da sizden olunca ne yapacaksınız?" [16]

    Hz. Mehdi (a.s) hakkında Ehl-i Beyt İmamlarından da pek çok hadisler nakledilmiştir. Biz teberrük için her İmamdan bir hadis naklediyoruz:

1- Esbeğ b. Nebate diyor ki; Emir’ul-Muminin Hz. Ali (a.s), Hz. Mehdi (a.s) hakkında söz ederken şöyle buyurdular:

    "O, (Mehdi -a.s-) öyle bir gaybete çekilecek ki, sonunda cahiller: r16;Allah’ın Âl-i Muhammed’e ihtiyacı yoktur’ diyeceklerdir." [17]

2- Ebu Said şöyle diyor: Hasan b. Ali (a.s) Muaviye b. Ebu Süfyan ile sulh ettiği zaman, bazıları O’nu bu işten dolayı kınayınca buyurdular ki:

     "Yazıklar olsun size! Ne yaptığımı biliyor musunuz? Vallahi güneşin üzerinde doğup battığı her şeyden daha hayırlısını ben şiilerim için yaptım. Benim, sizin İmamınız olduğumu, sizin bana itaat etmeniz gerektiğini ve Resulullah’ın buyurduğu cennet gençlerinin efendilerinden biri olduğumu biliyor musunuz?" "Evet biliyoruz" diye cevap verdiler.

    İmam Hasan (a.s) bunun üzerine şöyle buyurdular:

     "Biliyor musunuz Musa b. İmran, Hızır (a.s)’ın gemiyi delmesine, duvarı düzeltmesine ve çocuğu öldürmesine neden o kadar kızdı? Çünkü bu işlerin hikmetini bilmiyordu. Halbuki bu işler zikri yüce Allah’ın yanında doğru ve hikmet üzereydi. Arkasında İsa b. Meryem’in namaz kılacağı Kâim dışında biz Ehl-i Beyt’ten olan hepimizin boynunda zamanın tağutunun biati olduğunu bilmiyor musunuz? Yüce Allah O’nun veladetini gizleyecek ve şahsını saklayacaktır. Böylece O, zuhur ettiğinde kimsenin biati onun boynunda olmayacaktır. O, tüm kadınların en üstünü olan birinin oğlu olan kardeşim Hüseyin’nin dokuzuncu oğludur. O’nun gaybetinde, Allah Teala O’nun ömrünü uzatacak, sonra kendi kudreti ile O’nu kırk yaşından daha genç görünümlü olarak aşikar edecektir ve bu Allah’ın her şeye kadir olduğunun bilinmesi içindir." [18]
gül

3- Abdurrahman b. Selit diyor ki, İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu:

    "On iki hidayet İmam’ı bizdendir; birincisi Emir’ul-Muminin Ali b. Ebu Talip’tir; sonuncusu ise dokuzuncu evladımdır. Hak üzere kıyam edecek olan O’dur. Yeryüzü öldükten sonra, Allah O’nun vasıtasıyla tekrar onu ihya edecektir ve müşrikler istemese de Allah hak dini diğer dinlere muzaffer kılacaktır. O’nun gaybete çekildiği dönemde bazı kavimler mürtet olacak, bazıları ise dine bağlı kalacaktır; onlara eziyetler olacak ve onlara denilecek ki: r16;Eğer doğru söylüyorsanız bu vaat ne zaman vuku bulacaktır?’ Biliniz ki O’nun gaybetindeki eziyetlere ve tekziplere sabretmek, Resulullah (s.a.a) ile beraber kılıçla cihat etmek gibidir." [19]

4- Said b. Cübeyr şöyle diyor: İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) buyurdu ki: "Bizden olan Kâim’de, peygamberlerden bazı sünnetler vardır: Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan, Eyyup’tan ve Muhammed (s.a.a)’den birer sünnet onda vardır.

    Nuh’un ondaki sünneti uzun ömrüdür; İbrahim’in sünneti gizli veladet ve halktan uzaklaşmasıdır; Musa’nın sünneti korkudan gaybete çekilmesidir; İsa’nın sünneti halkın onun hakkında ihtilaf etmesidir; Eyyub’un sünneti belalardan sonraki ferahlıktır; Muhammed’in sünneti ise kılıçla zuhur etmesidir..." [20]

5- Salih b. Ukbe basından, o da İmam Muhammed Bâkır (a.s)’dan, O da babaları vasıtasıyla Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmekteler:

    "Mehdi benim evlatlarımdandır, onun gaybet dönemi olacaktır. Bu dönemde ümmetten birçoğu delalete düşecektir. O, peygamberlerin nişaneleriyle gelecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır." [21]

6- Mufazzal b. Ömer, İmam Cafer-i Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletmektedir:

"Yüce Allah, varlıkları yaratmadan on dört bin yıl önce, on dört nur yarattı. İşte o nurlar, bizim ruhlarımızdır."

   "Ey Allah Resulünün oğlu, bu on dört nur kimdir?" diye sorduklarında şöyle buyurdular: "Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin’in evlatlarından olan İmamlar. Onların sonuncusu Kâim’dir; gaybetten sonra kıyam edecek, Deccal’ı öldürecek ve yeryüzünü her türlü zulüm ve haksızlıktan temizleyecektir." [22]

7- Yunus b. Abdurrahman diyor ki, İmam Musa b. Cafer (a.s)’ın huzuruna çıkarak: "Ey Resulullah’ın oğlu! Hak üzere kıyam edecek olan Kâim sen misin?" diye sorduğumda İmam (a.s) şöyle buyurdular:

     "Hak üzere kıyam eden benim. Ama yeryüzünü Allah’ın düşmanlarından temizleyecek, onu zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracak olan Kâim, benim evlatlarımın beşincisidir. Öldürülme korkusu olduğu için gaybeti o kadar uzayacak ki, bazı kavimler O’nun hakkında irtidata düşecek, bazıları ise ona bağlı kalacaklardır."

     Sonra şöyle ekledi: "Bizim Kâim’imizin gaybetinde sevgimize sarılan, velayetimize bağlı kalan ve düşmanlarımızdan uzaklaşan şiilerimize ne mutlu! Onlar bizdendir, biz de onlardanız. Bizlerden İmamları olarak razıdırlar: Biz de onlardan şiilerimiz olarak razıyız. Ne mutlu onlara! Allah’a ant olsun ki onlar, kıyamet günü bizimle aynı derecede olacaklardır." [23]

8- Hasan b. Halid, İmam Ali Rıza (a.s)’ın şöyle buyurduğunu naklediyor:

   "Benim evlatlarımın dördüncüsü, cariyelerin en üstününün oğludur, Allah onun vesilesiyle yeryüzünü bütün zulüm ve haksızlıklardan temizleyecektir. Halkın, doğumunda tereddüt ettiği gaybet sahibi O’dur. O, zuhur ettiğinde yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak, halkın arasında adalet ölçüsünü kuracak, böylece hiç kimse başkasına zulmetmeyecek ve yeryüzü O’na itaat edecek ve onun gölgesi de olmayacaktır.

      Gökten bir münadi onun adına nida edecek ve yeryüzündeki bütün halk ona doğru yapılan şu çağrıyı işitecek: "Bilin ki, Allah’ ın hücceti Beytullah’ın yanında zuhur etti, O’na tabi olun; şüphesiz hak O’nunladır ve O’ndadır. Ve bu konuda Allah’ın ayeti şöyle geçer: r16;Eğer istersek onlara gökten bir ayet nazil ederiz de hepsinin boynu onun karşısında eğilir.’ Yakın bir mekândan bir münadi, o gün nida eder ve onlar da o hak sesi duyarlar. İşte o gün zuhur günüdür. Yani oğlum Kâim Mehdi’nin zuhur günüdür." [24]

9- Abdulazim b. Abdullah şöyle diyor: İmam Muhammed Takî (a.s)’ın yanına giderek Mehdi’nin Kâim mi başkası mı olduğunu sormak istedim. Ama İmam (a.s) söze başlayarak şöyle buyurdular:

   "Ey Ebu’l- Kasım! Doğrusu bizden olan Kaim, Mehdi’dir. Onu, gaybetinde beklemek ve zuhurunda ona itaat etmek vaciptir. O, benim evlatlarımdan üçüncüsüdür. Muhammed sallallâhu aleyhi ve alih’i peygamber olarak gönderen ve İmameti bizlere mahsus kılan Allah’a ant olsun ki, eğer dünyanın sonuna sadece bir gün kalsa dahi, Allah o günü o kadar uzatacak ki, O, o günde zuhur edecek, yeryüzü haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır." [25]

10- Sakr b. Ebu Delf, İmam Ali Naki (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Benden sonraki İmam, oğlum Hasan’dır; O’ndan sonraki İmam ise O’nun oğlu Kâim’dir. O, yeryüzünü, zulüm ve haksızlıkla dolduktan sonra adalet ve eşitlikle dolduracak olandır." [26]

11- Ahmed b. İshak b. Sa’d el-Ensarî şöyle diyor:

İmam Hasan Askerî (a.s)’ın yanına giderek, kendisinden sonraki İmam’ın kim olduğunu sormak istedim. Ama İmam (a.s) benden önce söze başlayarak şöyle buyurdular:

    "Ey Ahmed b. İshak! Şüphesiz yüce Allah, Adem (a.s)’ı yarattığından beri yeryüzünü hüccetsiz bırakmadı ve kıyamete kadar da bırakmayacaktır. O’nun vesilesiyle belaları yeryüzü ehlinden defeder, yağmur yağdırır ve topraktan bereketleri çıkarır."

    İmam (a.s)’a; "Ey Allah Resulünün Oğlu! Senden sonraki İmam kimdir?" diye arz ettiğimde İmam (a.s) ayağa kalkıp odaya girdi. Az sonra omzunda yüzü dolunay gibi parlayan üç yaşındaki bir çocukla çıkarak şöyle buyurdular:

   "Ey Ahmed b. İshak! Eğer Allah’ın ve hüccetlerinin yanında değerli olmasaydın bu oğlumu sana göstermezdim. Bunun adı ve künyesi, Resululah’ın adı ve künyesi ile aynıdır. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduktan sonra, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.

     Ey Ahmed b. İshak! Bu ümmetin içinde bu, tıpkı Hızır ve Zülkarneyn gibidir. Allah’a ant olsun ki, bu öyle bir gaybete çekilecek ki, Allah’ın O’nun imametine bağlı kıldığı ve O’nun zuhurunun acil olması için dua etmeğe muvaffak kıldığı kimseler dışında, kimse helak olmaktan kurtulamayacaktır."

   "Ey mevlam! Kalbimin mutmain olacağı bir alameti var mıdır?" diye sorduğumda, O çocuk fasih bir Arapça’yla şöyle buyurdu: "Ben Allah’ın yeryüzündeki son hüccetiyim; düşmanlarından intikam alacak olan da benim; beni gördükten sonra artık alamet ve delil isteme."

    Ahmed b. İshak şöyle ekliyor: Sevinç ve ferahla dışarı çıktım; ertesi gün İmam (a.s)’ın yanına dönerek şöyle arz ettim: "Ey Resulullah’ın oğlu! Bana minnet ettiğin için çok mesrur oldum. Hızır ve Zülkarneyn’nin O’nda zahir olacak olan sünneti nedir?" İmam (a.s); "Gaybetinin uzunluğudur" buyurdular. "Ey Resulullah’ın oğlu! O’nun gaybeti çok mu sürecektir?" dediğimde ise şöyle buyurdular:

     "Rabbime ant olsun ki, evet uzun sürecektir; öyle ki, O’na inananların çoğu bu inançlarından vazgeçecek ve Allah’ın bizim velayetimiz üzerine kendilerinden ahit aldığı ve kalbine iman yazdığı ve rahmetiyle desteklediği kimseler dışındakiler buna bağlı kalmayacaklardır.

Ey Ebu İshak! Bu, Allah’tan gelen bir emirdir ve Allah’ın gizli sırlarından bir sırdır. Sana dediklerimi al, gizle ve şükredenlerden ol. Böylece yarın en yüce makamda bizimle olursun." [27]

12- İmam Mehdi (a.s) da kendi gaybetiyle ilgili şöyle buyurmuştur:

   "Benim gaybetim döneminde benden faydalanmaya gelince; bu dönemde benden faydalanmak, bulutlarla örtülen güneşten yararlanmaya benzer. Ben yeryüzü ehli için kurtuluş ve emniyet vesilesiyim. Nitekim yıldızlar da gök ehli için emniyet vesileleridir. Öyleyse sizi ilgilendirmeyen şeyleri sormayın. Sizden istenilmeyen şeyleri bilmek için kendinizi zahmete düşürmeyin. Ferecin yakın olması için çok dua ediniz. Çünkü dua sizin kurtuluş vesilenizdir." [28]

   İmam Mehdi (a.s) hakkında, Şia ve Sünnî alim ve yazarlar tarafından müstakil olarak pek çok kitaplar yazılmış veya yazdıkları kitaplarda O Hazrete de değinmişlerdir. Örneğin: Ehl- Sünnet alimleri tarafından konunun ispatı hususunda müstakil olarak yüz kırk üzerinde kitap yazılmıştır. [29]

     Hicri üçüncü yüzyılın ikinci yarısından günümüze dek, bu alanda iki bini aşkın kitap ve risale telif edilmiş ve yine kitap niteliğinde sayısız makaleler yazılmıştır. Bunların sayısından fazlası da bir veya birkaç defa basılmıştır. Şii ve Sünni alim ve düşünürler tarafından yazılan bu kitaplar Arapça, Farsça, Orduca, Türkçe, İngilizce, Fransızca, Rusça ve diğer dillerde telif veya bu dillere tercüme edilmiştir.

    Hz. Mehdi (a.s) hakkında yazılan veya O’nunla ilgili hadisleri içeren kitaplara bir göz attığımızda şu gerçekle karşılaşıyoruz ki, Hz. Resulullah (s.a.a)’in Hz. Mehdi (a.s) hakkındaki hadislerini sahabe vasıtasız olarak direkt Hz. Resulullah (s.a.a)’ten nakletmiş ve yayınlamışlardır.

   Sayın Mehdi İslami, konuyla ilgili kaynak kitaplarında sahabeden adı geçen 45 ravinin isimlerini zikretmektedir. Hz. Mehdi ile ilgili hadisleri bu kadar sahabenin nakletmesi bile, bu hadislerin sıhhat ve tevatürlüğüne en büyük delillerden biridir.

_______________

Kaynaklar:

[1] -  Necm/3-4.

[2] - Sahih-i Müslim, c. 4, s. 3-18, hadis:2408 (Abdulbaki bas.). Sünen-i Daremi, c. 2, s. 431-432. Sünen-i Termizi, c. 5, s. 663, hadis: 37788.

[3] - Bihar, c. 23, s. 77. hadis: 4, 5, 66, 78. Kenz’ul-Ummal, c. 1, s103, hadis: 463-464.

[4] - Bkz. "Fevaid’ul-Ahbar" (Ö:279). İkd’ud-"Durer, fi Ahbar’il- Muntazar", s. 157 (Ö:685). Feraid’us- Simtayn, c. 2, s. 337, No: 585 (Ö:730). Lisan’ul-Mizan, c. 4, s. 147 (Ö:852). El-Fetave’l- Hadise, s. 37 (İbn-i Hacer-i Mekki).

[5] - Buhari; "Tarih’ul-Kebir" c. 1, s. 466. "Müsned-i Ahmed, c. 5, s. 92. Ebu Nuaym; "Hilyet’ul-Evliya, c. 4, s. 323; Tabarani; "Mucem’ul-Kebir", s. 94. Menavi; "Kenz’ul) Hakayık" s. 208.

[6] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 87-88.

[7] - Feraid’us- Simtayn, c. 2, s. 312.

[8] - Yenabi’ul-Mevedde, c. 3, s. 160.

[9] - Kafi, c. 1, s. 137.

[10] - İsbat’ul-Hudat, c. 1, s. 137.

[11] - Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 37.

[12] - Feraid’us- Simtayn, c. 2, s. 334.

[13] - Yenabi’ul-Mevedde, s. 445.

[14] - Zehair’ul-Ukba, s. 136 (Mısır bas.)

[15]- El-Havi, Li’l- Fetava, s. 81 (Mısır bas.)

[16] - Sahih-i Buhari, c. 4, s. 205 (Beyrut bas.)

[17] - Kemal’ud-Din, c. 1, s. 302.

[18] - A. K. c. 1, s. 305.

[19] - Uyun-u Ahbar, c. 1, s. 68.

[20] - Kemal’ud-Din, c. 2, s. 576.

[21] - 21- A. K. c. 1, s. 287. Bihar, c. 51, s. 72.

[22] - A. K. c. 2, s. 335. Bihar, c. 51, s. 144.

[23] - Kifayet’ul-Eser, s. 265.

[24] - Yenabi’ul-Mevedde, s. 448.

[25] - Kemal’ud-Din, c. 2, s. 337.

[26] - A. K. c. 2, s. 383.

[27]- A. K. c. 2, s. 384.

[28] - Bihar, c. 53, s. 181.

[29] - Bu konuda geniş bilgi edinmek isteyen şu kitaplara bakabilir:

a) "Mehdi- yi Muntazar ra Beşnasid." (Mehdi Fakih-i İmami bu kitapta Hz. Mehdi hakkında yaklaşık 400 kitabın ismini vermiştir)

b) "Kitapname-i Hz. Mehdi" Ali Ekber Mehdi Pur, iki ciltten oluşan bu kitapta Hz. Mehdi konulu 2066 kitap tanıtmıştır.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile