Cu04262024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Back Ana Sayfa Ehlibeyt (a.s) İmam Hadi’den (a.s) Altın Sözler

Ehlibeyt (a.s)

İmam Hadi’den (a.s) Altın Sözler

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan, dünyada mallarıyla, ahirette ise amelleri iledir.”[1]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendisine malik olduğun kimseye gazaplanman aşağılıktır.”[2]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zenginlik, arzunun az olması ve sana yeten şeyle hoşnut olmandır. Fakirlik ise nefsin doymazlığı ve şiddetli ümitsizliktir.”[3]

Hasan b. Mes’ud şöyle diyor: “Bir gün Ebu Hasan, Ali b. Muhammed’in (İmam Hadi’nin -a.s-) huzuruna vardım. O gün parmağım yaralandı, yanımdan bir süvari geçince bana çarptı ve omuzlarıma darbe indi. Bir topluluğun arasından geçince, elbisemin bir miktarı yırtıldı. (kendi kendime) şöyle dedim: “Allah bizi senin şerrinden korusun. Ne de uğursuz bir günsün!” İmam bana şöyle buyurdu: “Ey Hasan! Bize gidip gelen sen bile günahını, suçu olmayan birinin boynuna atıyorsun.” İmam bu sözüyle benim aklımı başıma getirdi ve böylece yanlış yaptığımı anladım. Ona şöyle arz ettim: “Ey efendim! Allah’tan mağfiret diliyorum.” İmam şöyle buyurdu: “Ey Hasan! Siz amellerinizin cezasını görüp, günleri uğursuz saydığınızda, günlerin ne günahı vardır. Hasan şöyle dedi: “Ey Resulillah’ın oğlu! Sürekli olarak Allah’tan mağfiret diliyor ve tövbe ediyorum.” İmam şöyle buyurdu: “Bunun faydası yoktur! Allah günlerin hiçbir suçu olmadığı halde onları kınadığınız sebebiyle sizleri cezalandıracaktır. Ey Hasan! Dünya ve ahirette ameller karşısında mükafat veren ve cezalandıran kimsenin Allah olduğunu bilmiyor musun?” Ben şöyle arz ettim: “Ey mevlam! Tabi ki biliyorum.” İmam şöyle buyurdu: “O halde ileri gitme ve günler için Allah’ın hükmünde hiçbir müdahale ve tesire inanma.” Hasan şöyle dedi: “Olur ey mevlam.”

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yaratıcı kendisinin nitelendirdiği şeklin dışında nitelendirilemez. Duyu organlarının idrak edemediği, vehimlerin kendisine ulaşamadığı, düşüncelerin tanımlamaktan aciz kaldığı ve gözlerin kendisini ihata etmediği bir yaratıcı nasıl nitelendirilebilsin ki? Allah nitelendirenlerin nitelendirdiklerinden yücedir ve kendisini övenlerin övgülerinden ulvidir.”[4]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görmek, gören kimseyle, görülebilecek şey arasında bakışın içinden geçebileceği bir hava olduğu taktirde mümkündür. O halde, bir hava ve nur olmaksızın görmek mümkün değildir. Gören ve görülebilen şey arasında bir irtibatın olması için (o ikisi arasında) bir benzerlik olmalıdır. Allah-u Teala ise görücü kimseyle, arasında bir benzerlik olmasından münezzehtir. O halde münezzeh olan Allah’ı gözle görebilmenin mümkün olmadığı ispatlanmış oldu. Zira sebep ve sonuç arasında bir irtibat ve benzerlik olmasıdır.”[5]

İmam Hadi (a.s), kendisine, “Allah’a yemin olsun ki sizin benzerinizi hiç görmedim. Bugün insanlar üzerinde hüccet nedir?” diye soran İbn-i Sikkit’e şöyle buyurmuştur: “Kendisiyle gerçek imamı tanıdığı, tasdik ettiği ve yalancı imamı tanıyıp yalanladığı akıldır.” İbn-i Sikkit şöyle dedi: “Allah’a yemin olsun ki gerçek cevap budur.”[6]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer Kaim’imizin (İmam Mehdi’nin a.s) gaybetinden sonra ona davet eden, onun varlığına delalet eden, ilahi hüccetlerle onun dinini koruyan ve Allah’ın zayıf kullarını İblis’in ve dostlarının tuzağından kurtaran alimler olmasaydı şüphesiz bütün insanlar Allah’ın dininden dönerlerdi.”[7]

imam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tamah çirkin bir haslettir.”[8]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim yaratıcıya itaat ederse yaratığın hoşnutsuzluğu ve gazabından dolayı korkuya kapılmaz.”[9]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dostluğunu ve düşüncesini emrine verirse sende itaatini emrine ver.”[10]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir gün adalet zulme galip gelirse kötülüğü sana belli olmadıkça herhangi birine kötü zanda bulunman haramdır. Ve bir gün de zulüm adalete galip gelirse iyiliği kendisine belli olmadıkça hiç kimse, birine iyi zanda bulunmamalıdır.”[11]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendini beğenmişlik, insanı ilim talep etmekten alıkoyar ve başkalarının aşağılamasına ve cehalete davet eder.”[12]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şükreden kimse için şükretmenin mutluluğu, şükre sebep olan nimetin mutluluğundan daha çoktur. Zira nimet bir metadır, ama şükür nimetler ve akıbettir. (İyi sona sahiptir. )”[13]

İmam Hadi (a.s), kendi Şiilerine şöyle buyurmuştur: “Allah’tan korkun ve bizlere süs olun; utanç sebebi değil. Sevgileri bizlere celb edin ve her türlü çirkinliği bizden uzak kılın.”[14]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çekişmek eski dostluğu ve sağlam düğümü bozar. Çekişmede varolan en küçük şey herkesin diğerine galip gelmesini istemesidir ve bu üstün gelme arzusu dostluk bağının kopmasına sebep olan asıl etkendir.”[15]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’tan korkarsa insanlar da ondan korkar. Her kim Allah’a itaat ederse, insanlar da ona itaat eder. Her kim yaratıcıya itaat ederse yaratıkların hoşnutsuzluğuna itina göstermez. Her kim de yaratıcıyı hoşnutsuz kılarsa yaratıcının gazabına uğramaya layıktır.”[16]

İmam Hadi (a.s), yanına gelen Rey ehlinden birisine şöyle buyurmuştur: “Neredeydin?” O şahıs, “Hüseyin’in (a.s) ziyaretine gitmiştim” dedi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Şüphesiz şehrinizdeki Abdulazim’in kabrini ziyaret edersen, Hüseyin bin Ali’yi (a.s) ziyaret eden kimse gibi olursun.”[17]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zalim bir hakim hilmi sebebiyle neredeyse bağışlanır. Haklı olan beyinsiz ise beyinsizliği ile neredeyse hakkının nurunu söndürür.”[18]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan sakınan kimseden sakınılır.”[19]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırdan daha hayırlısı yapanıdır, güzelden daha güzeli söyleyenidir ve ilimden daha üstünü taşıyanıdır.”

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya bir pazardır. Bir grup onda kazanır ve diğer bir grup ise onda zarar eder.” [20]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendini hor görürse şerrinden güvende olma.”[21]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah, Musa b. İmran (a.s) ile konuşunca Musa şöyle arzetti: “Sıla-i rahimde bulunan kimsenin mükafatı nedir?” Allah şöyle buyurdu: “Ey Musa! Onun ölümünü ertelerim ve can vermenin zorluklarını ona kolaylaştırırım.”[22]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “İhmalkarlıktan kaynaklanan hasretleri hatırlarsan eski uzak görüşlülüğü elde edersin.”[23]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kınamak kin tutmaktan daha hayırlıdır.”[24]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hikmet fasıt/bozuk ruhlarda yer etmez.”[25]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer insanların her biri bir vadiye yürüseler, ben bir olan Allah’a halis bir şekilde ibadet eden kimsenin vadisine yürürüm.”[26]

İmam Hadi (a. s), tevbe-i nasuh hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Ba­tının, zahir gibi ve hatta ondan daha iyi olmasıdır.”[27]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cahil kimse dilinin esiridir.”[28]

İmam Hadi (a. s), Ziyaret-i Camia’da şöyle buyurmuştur: “Allah’a doğru davet edenlere ve Allah sevgisinden dolanlara selam olsun.”[29]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “İncittiğin kimseden sefa bekleme, hakkında kötü duygular beslediğin kimseden hayır bekleme. Hiç şüphesiz başkalarının sana oranla kalbi, senin kalbinin onlara oranı gibidir.”[30]

İmam Hadi (a.s) “Bizlere babalarınızdan, “İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki ünsiyet edilen bir kardeşten ve helal bir dirhemden daha zor bulunur bir şey olmayacak.”diye rivayet edilmiştir.”diyen birine şöyle buyurmuştur: “Az bulunur şey de (neticede) bulunur, ama sen öyle bir zamandasın ki helal bir dirhemden ve aziz ve celil olan Allah için edindiğin kardeşten daha zor bulunur bir şey yoktur.”[31]

İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Geceyi ihya etmek uykuyu tatlılaştırır; açlık ise yemeği lezzetli kılar.”[32]

İmam Hadi (a.s) Nudbe duasında şöyle buyurmuştur: “Onlar sana ulaşma ve hoşnutluğuna erişme yolu idiler.”[33]

Abdulazim el-Hüseyni şöyle diyor: “Efendim Ali b. Muhammed’in (İmam Hadi’nin -a. s-) huzuruna vardım. Gözleri bana ilişince şöyle buyurdu: “Merhaba ey Ebe’l-Kasım, sen gerçekten de bizim dostumuzsun.”Ben, “Ey Resulullah’ın oğlu! Ben sana dinimi arz etmek istiyorum...Ben inanıyorum ki Allah Tebarek ve Teala birdir...Ve hiç şüphesiz Muhammed (s.a.a) onun kulu, Resulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Kıyamete kadar ondan sonra Peygamber gelmeyecektir. Hakeza inanıyorum ki Peygamber’den sonraki imam, halife ve veliyy-i emr, Müminlerin Emiri Ali b. Ebi Talib (a.s) sonra Hasan, sonra Hüseyin, sonra Ali b. Hüseyin, sonra Muhammed b. Ali, sonra Cafer b. Muhammed, sonra Musa b. Cafer, sonra Ali b. Musa, sonra Muhammed b. Ali, sonra da sensin ey Mevlam!”Bunun üzerine İmam Hadi (a.s) şöyle buyurdu: “Benden sonra da oğlum Hasan’dır. İnsanlar onun halefini (Hz. Mehdi’yi) nasıl karşılayacaklar?”Ben, “Neden efendim?”deyince şöyle buyurdu: “Zira kendisi görülmeyecektir ve gayb perdesinin ardından çıkıncaya kadar adının anılması bile uygun değildir. O yeryüzünü adaletle dolduracaktır...”Daha sonra şöyle buyurdu: “Ey Ebu’l Kasım! Allah’a andolsun ki, Allah’ın kullarına seçtiği ve beğendiği din budur. O halde bu dinde sabit kal. Allah dünya ve ahirette seni sabit sözle payidar kılsın.”[34]

İbn-i Evreme şöyle diyor: “Mütevekkil zamanında Samerra’ya gittim ve Mütevekkil’in Ebu’l Hasan’ı öldürme işini kendisine ısmarladığı Said Hacib’in yanına vardım. Bana, “Rabbini görmek istiyor musun?”dedi. Ben şöyle dedim: “Süphanallah! Benim rabbim gözle görülmez.”Said şöyle dedi: “Maksadım sizin İmamınız sandığınız kimsedir.”Ben, “Onu görürsem hiç de kötü olmaz.”dedim. O şöyle dedi: “Bana onu öldürmemi söylediler, ben de yarın bu işi göreceğim, şu an yanında bir postacı vardır. O gidince sen yanına var.”Bir müddet sonra postacı dışarı çıktı. Said, “içeri gir”dedi. Ben Ebu’l Hasan’ın mahpus olduğu eve girdim. Aniden gözüm Ebu’l Hasan’ın tam karşısında kazılan mezara ilişti. Yanına vardım. Selam verdim ve hüngür hüngür ağladım. Bana, “Neden ağlıyorsun?”diye sordu. Ben, “Gördüğüm şeyler için”dedim. Ebu’l Hasan (a.s) şöyle buyurdu: “Gördüğün şeyler için ağlama; zira onlar bu işi başaramayacaklardır.”İmam beni sakinleştirdi. Daha sonra şöyle buyurdu: “İki gün geçmeden Allah onun ve gördüğün dostunun kanını dökecektir.”İbn-i Evreme şöyle diyor: “Allah’a yemin olsun ki iki gün geçmeden o (Mütevekkil ve gördüğüm dostu) öldürüldü.”[35]

İmam Cevad (a.s) veya İmam Hadi (a.s), Davud Sermi’ye şöyle buyurmuştur: “Ey Davut! Şüphesiz haram gelişmez, gelişse de sahibine bereketi olmaz. Ondan bir şey infak etse sevabını görmez, geride bıraktıkları (kendisini) ateşe götüren bir azık olur.”[36]

ABNA.İR

-------------------------------

[1] Derret’ul Bahire, 41

[2] A’lam’ud-Din, 311

[3] ed-Derret’ul Bahire, 41

[4] Keşf’ul-Gumme, 3/176

[5] İhticac li’t-Tebersi, 2/486/326

[6] a. g. e. s. 25/20

[7] Bihar, 2/6/12

[8] Derret’ul Bahire, 42

[9] a. g. e. 78/366/2

[10] Bihar, 78/365/4

[11] A’lam’ud Din, 312

[12] Bihar, 72/199/27

[13] Tuhef’ul Ukul, 483

[14] Tuhef’ul Ukul, 488

[15] A’lam’ud Din, 311

[16] el-Bihar, 71/182/41

[17] Sevab’ul-A’mal, 124/1

[18] Bihar, 78/365/3

[19] el-Bihar, 78/366/2

[20] el-Bihar, 78/366/1

[21] Tuhef’ul-Ukul, 483

[22] Emali’el-Seduk, 173/8

[23] A’lam’ud-Din, 311

[24] el-Bihar, 78/369/4

[25] a.g.e. 78/370/4

[26] Tenbih’ul-Havatir, 2/109

[27] a. g. e. 22/20

[28] Ed-Durret’ul-Bahire, 41

[29] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 2/273/1

[30] a. g. e. s. 181

[31] el-Bihar, 103/10/43

[32] a. g. e. 78/369/4

[33] el-Bihar, 102/105

[34] el-Bihar, 69/1/1

[35] Heraic ve’l Ceraih, 1/412/17

[36] el-Kafi, 5/125/7

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile