Prş04252024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Back Ana Sayfa Ehlibeyt (a.s) İmam Muhammed Bakır (a.s)

Ehlibeyt (a.s)

İmam Muhammed Bakır (a.s)

İmam Bakır (a.s) diye meşhur olan Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talip (a.s), Şiaların beşinci imamıdır. İmamet süresi 19 yıldır. Küçük yaşında iken Kerbela vakıasında hazır bulunmuştur. 1İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) zamanında Şia’nın yayılması için tarihi koşulların münasip olması İmam’ın Şia’nın büyük ilmi kıyamını gerçekleştirmesine neden olmuş ve daha sonra İmam Cafer Sadık (a.s) zamanında doruk noktasına çıkmıştır. Kabri şerifleri Medine’de Cennetü’l Baki mezarlığındadır.2

Ehli sünnet büyükleri İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ilmi ve dini şöhretine tanıklık etmişlerdir. İbn Hacer Heytemi şöyle diyor:

Ebu Cafer Muhammed Bakır, ilimlerin gizli hazinelerini, ahkamın hakikatini, hikmetleri ve lütufları aşikar etti. Ömrünü Allah’a ibadetle geçirdi ve konuşanların vasfını açıklamaktan aciz kaldıkları ariflerin makamına ulaştı. Kendisinin suluk ve marifetler konusunda oldukça fazla sözü vardır.

Nesep, Künye ve Lakapları

İmam Bakır (a.s) diye meşhur olan “Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talip, Şiaların beşinci imamı, İmam Seccad’ın oğludur. Annesi İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) kızı Fatıma’dır. İmam Cafer Sadık (a.s) onu Al-i Hasan’da onun bir benzerinin bulunamayacağı pak bir kadın olarak tanıtmıştır.3

İmam Muhammed Bakır (a.s) anne ve baba tarafından Haşim oğullarından olan ilk Haşimidir ve ayrıca nesebi anne ve baba tarafından İmam Ali’ye ulaşmaktadır.4

Lakapları: Şakir, Hadi ve Bakır’dır. Bakır en meşhur lakabıdır. Bakır, yarıp açan anlamına gelir. Yakubi şöyle yazmaktadır: İlmi yardığı için Bakır olarak adlandırıldı.5 Meşhur künyesi, Ebu Cafer’dir.6 Rivai kaynaklarda daha çok birinci Ebu Cafer olarak zikredilmektedir.

Doğumu ve Vefatı

İmam Muhammed Bakır (a.s) hicretin 57. Yılında Recep ayının ilk Cuma günü Medine’de dünyaya geldi. Elbette bazıları Safer ayının üçünde dünyaya geldiğini söylemektedirler.7

İsminin Konulması

Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) İmam Muhammed Bakır (a.s) dünyaya gelmeden onlarca yıl önce onun adını “Muhammed” lakabını ise “Bakır” koymuştur. Cabir ve başkalarının rivayeti buna delalet etmektedir.8

Şehadeti

İmam Muhammed Bakır (a.s) hicretin 114. Yılında Zilhicce ayının yedisinde vefat etti.9 Vefat ettiği yıl ve şehadeti hakkında da farklı görüşler bulunmaktadır.

Kim veya kimlerin öldürülmesinde parmağı olduğu konusunda farklı tarihi ve rivai nakiller bulunmaktadır. Bazı kaynaklarda, Hişam b. Abdulmelik’in onun şehadetindeki faktör olduğu belirtilmiştir.10 Bazıları İbrahim b. Velid’in zehirletilerek şehit edilmesindeki faktör olduğu belirtilmiştir.11 Bazı rivayetlerde ise uzun yıllar boyunca İmam Muhammed Bakır’a (a.s) derin kin ve nefret duyan Zeyd b. Hasan’ın bu komplonun yöneticisi olduğu belirtilmiştir.12 Her takdirde, İmam Bakır’ın (a.s) vefatı Hişam b. Abdulmelik’in döneminde gerçekleşmiştir.13 Zira Hişam’ın hilafeti hicretin 105. yılından 125. Yılına kadar sürmüştür. İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) vefatını tarihsel olarak en geç belirten nakillerde ise İmam Muhammed Bakır (a.s) hicretin 118. Yılında şehit olmuştur.

Nakiller görüntüde farklı da olsa hepsinin bir şekilde doğru olma ihtimali uzak bir ihtimal değildir, zira her rivayet ve naklin birisine işaret ettiği farklı kişilerin İmam Bakır’ın (a.s) şehadetinde rol almaları mümkündür. Hişam b. Abdulmelik’in İmam Muhammed Bakır’a (a.s) karşı olan zalimce ve acımasızca davranışları ve Emevilerin Hz. Ali (a.s) hanedanına olan inkâr edilemez düşmanlıkları göz önünde bulundurulduğunda İmamın ortadan kaldırılmasında –elbette gayri aleni bir şekilde- güçlü bir motivasyonun olduğu ortaya çıkmaktadır.

Açıktır ki Hişam komplosunu pratiğe dönüştürmek için güvenebileceği güçleri devreye sokacaktır. Bundan dolayı Emevi unsurlardan ve Ehlibeytin (a.s) düşmanlarından olan İbrahim b. Velid’i bu iş için istihdam edebilir ve o da İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) yanına hiçbir mani olmadan sokulabilecek imkâna sahip olan Hz. Ali hanedanına üye birisine gerekli imkânları sunabilir. Böylece Hişam b. Abdulmelik’in haince planı pratiğe dönüşebilir ve İmamı bu şekilde şehit edebilirler.

İmam Muhammed Bakır (a.s) Cennetü’l Baki mezarlığında babası İmam Seccad (a.s) ve babasının amcası İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) yanında defnedilmiştir.14

Eşleri ve Çocukları

Kaynaklarda İmam Cafer Sadık’ın (a.s) annesi olan Ümmü Ferve’nin İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) eşi olduğu geçmektedir. Ayrıca Useyd Sakafi’nin kızı Ümmü Hekim İmam Bakır’ın iki çocuğunun annesidir ve yine İmamın (a.s) bir cariyeden olma üç çocuğu daha vardır.15

İmam Bakır’ın (a.s) 5 erkek 2 kız olmak üzere 7 çocuğunun isimleri şu şekildedir:

# İmam Cafer

# Abdullah, Kasım b. Muhammed’in kızı Ümmü Ferve bu ikisinin annesidir.

# İbrahim

# Ubeydullah, Useyd Sakafi’nin kızı Ümmü Hekim’dir.

# Ali

# Zeynep, bu ikisinin annesi bir cariye idi.

# Ümmü Seleme, annesi bir cariye idi.16

İmamet

İmam Muhammed Bakır (a.s) babasının şehadetinin ardından hicretin 95. Yılında imamet makamına ulaştı ve hicretin 114. Yılına kadar Şiaların imam ve önderlik görevini yaptı.

İmametinin Delilleri

Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmektedir: Cabir Müminlerin Emiri Hz. Ali’den (a.s) sonraki imamları Hz. Resulü Ekrem Efendimizden (s.a.a) sorduğunda Efendimiz şöyle buyurmuştur: Cennet gençlerinin efendisi Hasan ve Hüseyin, sonra kendi zamanındaki ibadet edenlerin efendisi Ali b. Hüseyin, sonra Bakır, Muhammed b. Ali’dir. Ey Cabir! Sen onu göreceksin…17

İmam Seccad (a.s) da defalarca bakışları oğlu İmam Muhammed Bakır’a (a.s) doğru yöneltmiştir. Örneğin oğlu Ömer, İmam Bakır’a çok fazla önem vermesinin sırrını sorduğunda İmam şöyle buyurmuştur: İmamet, Kaimimiz (Hz. Mehdi) kıyam edip dünyayı adaletle doldurduğu güne kadar onun çocukları arasında baki kalacaktır. Dolayısıyla o, hem imamdır ve hem de imamların babasıdır.18

Şeyh Mufid şöyle yazmaktadır: İmam Bakır (a.s) fazilet, ilim, züht ve takvada tüm kardeşlerinden daha üstündü. Her kes onu azametle övmekte, avam ve havas ona saygı göstermekte ve mevkii herkesten daha çoktu. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in çocuklarından hiç birisinde onun kadar din ilmi, eserlerin yayılması, nebevi sünnet, Kur’ani hakikatler, ilahî siret, edep ve ahlak sanatı, değerli hatıralar ve ebedi eserler hususunda geride bir şey kalmamıştır. İmam Bakır’ı müşahede eden Peygamberin (s.a.a) sahabelerinden geride kalanlar dini emirleri ve İslami ibadetleri ondan rivayet etmekteydiler. Yine Tabiin’in büyükleri ve Müslümanların fakihliğini üstlenenler ondan yararlanmaktaydılar. Fazilet ve büyüklüğü o kadar yüce boyutlara ulaşmıştı ki ilim ve kemal ehli tarafından deyim olmuş ve şairler onun hakkında çok sayıda şiir okumuş ve eserlerini onun adıyla süslemişlerdir.19

Muasır Halifeler

İmamet süresi boyunca beş Emevi halifesi ile aynı dönemde yaşamıştır:

# Velid b. Abdulmelik (86-96)

# Süleyman b. Abdulmelik (96-99)

# Ömer b. Abdulaziz (99-101)

# Yezid b. Abdulmelik (101-105)

# Hişam b. Abdulmelik (105-125)

Bir hadde kadar insaf ve adalete riayet eden Ömer b. Abdulaziz dışındaki bu halifeler, adalet yolunda adım atmamış ve başta Şialar olmak üzere halka karşı şiddetli zulüm ve baskı uygulamışlardır. Bu halifelerin saraylarında fesat, ayrımcılık, intikam ateşi çokça müşahede edilmekteydi.

İlmi Kıyam

Hicretin 94. Yılından 114. Yılına kadarki yıllar fıkhi akımlar ve tefsir hakkında hadis nakillerinin zirve yaptığı yıllardır. Bunun nedeni Emevilerin zayıflaması ve devlet adamları arasındaki güç savaşlarıydı. Ehli sünnet ulemalarından Şahab Zuhri, Mekhavel, Hişam b. Urve… hadis nakli ve fetva verme alanında çalışmaktaydılar. Havariç, Mürcie, Keysaniyye ve Gulat gibi başka gruplar da kendi inançlarını yaymaya çalışmaktaydılar.

İmam Muhammed Bakır (a.s) bu dönemde, oğlu İmam Cafer Sadık (a.s) döneminde doruk noktasına çıkacak geniş bir ilmi hareket başlattı. Kendisi ilim, züht, azamet ve fazilette Beni Haşim’in tüm büyüklerinin başı konumundaydı ve din ilmi, nebevi sünnet, Kur’an ilimleri, siyre, ahlak, adap alanında anlattığı hadis ve rivayetleri o güne İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in çocukları arasında anlatan olmamıştı.20

Şia fıkhı o zamana kadar kısıtlı olarak ezan, takiye, meyyit namazı… Alanlarında malum olsa da İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ortaya çıkması ile bu doğrultuda çok önemli bir adım atılmış oldu ve dillere destan bir kültürel hareket Şialar arasında ortaya çıktı. Bu asırda Şia kendi kültürünü –fıkıh, ahlak ve tefsir alanında- tedvin etmeye başladı.21

İmam Muhammed Bakır (a.s) kıyas ashabının istidlallerini keskin bir şekilde reddetmekte22 ve öteki çarpık İslami fırkalar karşısında da keskin bir tutum sergilemekteydi. Bu tutum ve davranışı ile Ehlibeytin sahih inanç ve itikat yelpazesini çeşitli alanlarda öteki fırkalardan ayırmak ve belirginleştirmeye çalışmaktaydı. Havariç (Hariciler) hakkında şöyle buyurmuştur: Havariç, cehalet yüzünden meydanı kendilerine daraltmıştır; din onların bildiklerinden daha yumuşak ve esnektir.23

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ilmi şöhreti Hicaz dışında, Irak ve Horasan’da da geniş bir alana yayılmıştı. Ravi şöyle demektedir: Horasan halkının onun çevresini sardığını ve ilmi problemlerini ona sorduklarını gördüm.24

Şimdi özet olarak İmam Bakır’ın (a.s) çeşitli bilim dallarındaki ilmi mirasına değiniyoruz:

Tefsir

İmam Bakır (a.s) vaktinin bir kısmını tefsir konularının açıklamasına ayırırdı. Tefsir dersleri, sorulara cevap ve ulema ve halkın şüphelerine yanıt verirdi. Denildiğine göre İmam Bakır (a.s) Kur’an tefsiri alanında bir kitap yazmış ve Muhammed b. İshak Nedim el-fihrist kitabında onu belirtmiştir.25

İmam Muhammed Bakır (a.s), Kur’an’ı tanıma ve marifetin Ehlibeytin tekelinde olduğuna inanmaktaydı. Çünkü Ehlibeyt (a.s) Kur’an’ın muhkemlerini müteşabihlerinden, nasih ve mensuhlardan teşhis edebilir. Ehlibeyt dışında hiç kimsede böyle bir ilim yoktur. Bundan dolayı İmam şöyle buyurmuştur: Kur’an tefsiri kadar hiçbir şey insanların aklından uzak değildir. Çünkü yapışık bir cümle olan ayetin başı bir konuyla ilgili, sonu başka bir konuyla ilgilidir, ancak buna karşın cümlenin kendisi birkaç şekle döndürülebilmektedir.26

Hadis

İmam Bakır (a.s) Hz. Resulü Kibriya’nın (s.a.a) hadislerine has bir şekilde itina gösterir ve önem verirdi. Cabir b. Yezid Cu’fi, onun aracılığı ile Peygamber Efendimizden yetmiş bin hadis nakletmiştir. Ayrıca Aban b. Tağlib ve İmamın öteki öğrencileri bu büyük mirasın önemli bir bölümünü imamdan nakletmişlerdir.

İmam Muhammed Bakır (a.s) yalnızca hadisin nakledilmesi ve yayınlanmasıyla yetinmemiş, ashabını hadisin anlam ve kavramını öğrenmeye çağırmıştır. Örneğin şöyle buyurmuştur:

Bizim Şialarımızın derecelerini Ehlibeytten hadis nakletme ve o hadise olan marifetleri ölçüsünde tanıyınız. Marifet hadisin tanınması ve dirayetidir; hadisin anlam ve dirayeti ile mümin imanın en üst derecesine ulaşır.27

Kelam

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) zamanında ortaya çıkan fırsat ve hükümet tarafından uygulanan baskı ve kontrol mekanizmasının azalmasıyla çeşitli düşünce ve ekoller ortaya çıktı. Bunun kendisi toplumda sapkın düşünce ve akımların oluşmasına ve yayılmasına neden oldu. Böyle bir ortamda İmam Bakır (a.s) Şia’nın asil ve sahih akait ve inançlarını açıklamakla birlikte batıl düşünce ve ekolleri reddederek ilgili şüphelere yanıt vermekteydi. Dolayısıyla İmam (a.s) kelami bahislerini bu düşünce ve akımları göz önünde bulundurarak açıklamaktaydı. Örneğin insan aklının Allah’ın hakikatini idrak etmekten aciz olduğu,28 vacibu’l Vücudun ezeli olduğu29 ve imama itaat etmenin farz olduğu30 gibi konulara işaret edilebilir.

İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) geriye başka miraslar da kalmıştır, fıkhi31 ve tarihi32 miraslar bunlardan ikisidir.

İmamın Münazaraları

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ilmi çalışmalarından bir diğer de çeşitli insanlarla farklı konularda yaptığı münazaralardır. İmamın yaptığı münazaralardan bazıları şunlardır:

* Hıristiyanların piskoposu ile münazarası

* Hasan Basri ile münazarası

* Hişam b. Abdulmelik ile münazarası

* Muhammed b. Münkedir ile münazarası

* Nafi b. Ezrak ile münazarası

* Abdullah b. Muammer Leysi ile münazarası

* Kutade b. Duame ile münazarası

İsrailiyat ile Mücadelesi

O günlerde İslam toplumunda bulunan ve o günün kültürüne derin etkiler bırakan bir başka grup ise Yahudilerdi. Görüntüde Müslüman olan bir grup Yahudi Ahbari ve henüz Yahudilikte baki kalan başka bir grup, İslam toplumu arasında yayılmış ve saf ve düşük seviyeli bir tabakanın ilmi merciiliğini yürütmekteydiler. İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) Yahudiler ve İslami kültürdeki kötü yansımaları, zayıf ve sahte hadislerin tekzip edilmesi ve peygamberlerin gerçek çehrelerinin karalanmasına neden olan peygamberler hakkındaki Yahudi söylemleri ile mücadelesi güzel bir şekilde görülmektedir. Burada bununla ilgili olarak birkaç örneğe değiniyoruz:

Zürare şöyle nakletmektedir: İmam Bakır’ın (a.s) yanında oturmuştum, İmam Kâbe’nin karşısında oturmuş olduğu bir halde şöyle buyurdu: Allah’ın evine bakmak ibadettir. O sırada Asım b. Ömer adında birisi İmamın yanına gelerek şöyle dedi: Ka’bul Ahbar diyor ki: Kâbe her sabah Beytü’l Mukaddesin önünde secde etmektedir.

İmam şöyle buyurdu: Ka’bu’l Ahbar’ın bu sözü hakkında senin sözün nedir?

Adam dedi ki: Ka’bu’l Ahbar’ın sözü doğrudur.

İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdular: “Sen ve Ka’bu’l Ahbar her ikiniz de yalan diyorsunuz.” Sonra oldukça rahatsız bir şekilde şöyle buyurdu: “Allah, yeryüzünde Kâbe’den daha sevimli bir mabet yaratmamıştır.”33

Ashap ve Öğrencileri

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) çağında, siyasi koşullar öylesine değişmişti ki İmam bilimsel bir kuruluş kurmayı başarmış ve ilim adamlarının ve şeriat değerlerine bağlı kişilerin eğitim ve talimini üstlenmiştir. Dolayısıyla İslam tarihinin sayfaları karıştırılacak olursa İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) yaşamında imamın ilmi yönü ve yetiştirip topluma kazandırdığı çok sayıda öğrenci ve seçkin bilim adamının varlığına rastlanmaktadır.

Bunlara rağmen, İmam Bakır’ın (a.s) zamanın hükümetlerinin Ehlibeyte karşı kısıtlama ve engellemelerden rahat ve güvende olduğu tasavvur edilmemelidir, bilakis hiç kuşkusuz atmosfer İmam Bakır’ın (a.s) yaşantısında şiddetli olarak takiyeyi gerektirmekteydi. Zira gayri salih hükümetlerin İslam toplumuna hâkim olmasının sonucunda, takiyeden el çekmek demek ilmi çalışmalardan soyutlanmak ve din usulleri marifetlerinin yayılmasından uzak durmak anlamına gelmektedir.

Dönemin koşulları, İmam Muhammed Bakır (a.s) ve İmam Cafer Sadık (a.s) için öyle bir ortam hazırlamıştı ki öteki imamlar asla böyle bir imkâna sahip olmamışlardı. Bu müsait koşul, Emevi hükümetinin temellerinin sarsılmasıydı. O dönemdeki iç karışıklık ve krizler, zamanın yöneticilerine Risalet ailesine önceki hükümetlerin uyguladıkları gibi o denli baskı yapma ve onları inzivaya itme mecalini vermemekteydi. Bu müsait ortam, İmam Muhammed Bakır ve İmam Cafer Sadık’tan (a.s) fıkıh, tefsir ve ahlak alanında geniş bir biçimde kendilerinden fıkhi ve hadis içerikli kitapların geride kalmasına neden olmuştur.

Bu şekilde Muhammed b. Müslim, İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) otuz bin hadis34 nakledebilmiş ve Cabir b. Cu’fi yetmiş bin hadis nakledebilmiştir.35

Şia ulemalarının görüşüne göre, sadrı İslam’daki en fakih altı kişinin tamamı İmam Muhammed Bakır ve İmam Cafer Sadık’ın ashabından olan kişilerdir. O kişiler şunlardan ibarettir: Zürare b. A’yan, Maruf b. Harbuz Mekki, Ebu Basir Esedi, Fazıl b. Yesar, Muhammed b. Müslim Taifi ve Berid b. Muaviye Acli.36

Şeyh Tusi, kendi rical kitabında, İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ashap ve öğrencilerinin sayısını imamın kendi dilinden 462 kişi olarak nakletmiştir. Bunlardan ikisi kadındır.

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ashap ve öğrencilerinden bazıları Ehli sünnet ve İmamiyye’nin itibar ettiği ve güven açısından ittifak ettikleri kişilerdir. Bunlardan bazıları derin Şii eğilimleri oldukları gerekçesi ile Ehli sünnet rical dairesinde yer almamıştır, ancak İmamiyye yanına itimat edilmekte ve güven duyulmaktadır.

Ulemaların Gözünde İmam Bakır

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) kişilik ve karakteri yalnızca Şia’nın yanında seçkin değildir, bilakis Ehli sünnet uleması yanında da tektir. Aşağıda bunlardan bir kaçına değiniyoruz:

İbn Hacer Heytemi şöyle yazmaktadır: Ebu Cafer Muhammed Bakır, yalnızca basiretsiz unsurlara veya kötü niyetlilere gizli olmayan ilimlerin gizli hazinelerini, ahkâmın hakikatini, hikmetleri ve lütufları aşikâr etti. Bundan dolayı onu “Bakıru’l Ulum” ve ilim bayrağının mimarı olarak adlandırmışlardır. Ömrünü Allah’a ibadetle geçirdi ve konuşanların vasfını açıklamaktan aciz kaldıkları ariflerin makamına ulaştı. Kendisinin suluk ve marifetler konusunda oldukça fazla sözü vardır.37

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) asrının büyük ulemalarından ve seçkin kişiliklerinden olan Abdullah b. Ata şöyle demektedir: Ulemaların Ebu Cafer’in (İmam Muhammed Bakır’ın) huzurunda küçük oldukları kadar hiç kimsenin karşısında küçük olduklarını görmedim.38

Zehebi İmam Muhammed Bakır (a.s) hakkında şöyle yazmaktadır: O, ilim, amel, büyüklük, şerafet, güvenirlilik ve metaneti kendisinde toplamış birisidir ve hilafet için ehliyeti vardır.39

ABNA.İR

wikishia.net

Dipnotlar

1. Yakubi, Tarihi Yakubi, c. 2, s. 289.

2. Kuleyni, Kafi, c. 1, s. 469; El-Mufid, el-İrşat, s. 508.

3. Şeyh Mufid, el-İrşat, s. 508.

4. Şeyh Mufid, el-İrşat, s. 508.

5. Yakubi, Tarihi Yakubi, c. 2, s. 289.

6. Tabari, Delailu’l İmamet, s. 216.

7. Meclisi, Bihar, c. 46, s. 212.

8. Kifayetü’l Eser, s. 144-145.

9. Fireku’ş Şia, s. 61; İ’lamu’l Vera, Zilhicce yerine, Rebülevvel ayını söylemiştir. Bkz. S. 259.

10. Misbahu’l Kef’em, s. 691.

11. Delailu’l İmamet, s. 216; Menakib İbn Şehr Aşub, c. 4, s. 228.

12. Fireku’ş Şia, s. 61; İ’lamu’l Vera, s. 259.

13. Tarihi Yakubi, c. 2, s. 289; Murucu’z Zeheb, 3/219.

14. Fireku’ş Şia, s. 61; Usul-u Kafi, 2/372; İrşadu’l Mufid, 2/156; Delailu’l İmamet, s. 216, İ’lamu’l Vera, 259, Keşfu’l Gumme, 2/327; Tezkiretü’l Havas, s. 306; Misbahu’l Kef’emi, s. 691.

15. Müfid, aynı eser, s. 524.

16. Müfid, aynı eser, Eminu’l İslam Tabersi, İlamu’l Vera bi-İ’lamu’l Huda, tercüme: Azizullah Attaradi, s. 375.

17. Kifayetü’l Eser, s. 144-145.

18. Kifayetü’l Eser, s. 237.

19. Müfid, el-İrşat, s. 509.

20. Şeyh Müfid, el-İrşat, s. 507.

21. Duha’l İslam, c. 1, s. 386; Dirasat ve Buhus fi’t Tarih ve’l İslam, c. 1, s. 56-57, Caferiyan, Hayat Fikri ve Siyasi İmaman Şia, s. 295’den naklen.

22. Şeyh Hürrü Amuli, Vesailu’ş Şia, c. 18, s. 39.

23. Şeyh Tusi, et-Tehzib, c. 1, s. 241; Caferiyan, Hayat Fikri ve Siyasi İmaman Şia, s. 299’dan naklen.

24. Kuleyni, Kâfi, c. 6, s. 266; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 46, s. 357.

25. İbn Nedim, el-Fihrist, s. 59; Şerifu’l Kureşi, Bakır, Hayatu’l İmamu’l Bakır, c. 1, s. 174.

26. Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet, s. 320.

27. Şerifu’l Kureşi, Bakır, Hayatu’l İmamu’l Bakır, c. 1, s. 140 ve 141.

28. Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 82.

29. Kuleyni, c. 1, s 88-89.

30. Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 185.

31. Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s), s. 341’den 347’ye kadar.

32. Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s), s. 330’den 334’ye kadar.

33. Meclisi, Biharu’l Envar, c. 46, s. 354.

34. Meclisi, Biharu’l Envar, c. 11, s. 83.

35. Ali Muhammed Ali Dahil, Eimmetuna, c. 1, s. 347.

36. Menakib, İbn Şehri Aşub, c. 4, s. 211.

37. İbn Hacer, es-Savaiku’l Muhrike, s. 201.

38. Sabt İbn el-Cavzi, Tezkiretü’l Havas, s. 337; Ali b. İsa el-Erbili, Keşfu’l Gumme, c. 2, s. 329.

39. Zehebi, Seyru’l İ’lamu’n Nübela, c. 4, s. 402.

KAYNAKLAR

* İbn Esir, İzzettin, el-Kamil fi’t Tarih, Beyrut, Daru Sadır, h. k. 1402/ m. 1982.

* İbn Nedim, Muhammed, Kitabu el-Fihrist, tercüme: Muhammed Rıza Teceddüd, Tahran, Siper yayınevi, üçüncü baskı, h. ş. 1366.

* Sabt İbn el-Cavzi, Tezkiretü’l Havas, Tahran, Mektebetu Neyneva el-Hadise, Nasır Husrev.

* Suyuti, Celalettin, Tarihu’l Hulefa, tahkik: Muhammed Muhyiddin Abdulhamid.

* Tabersi, Eminu’l İslam, İlamu’l Vera bi-İ’lamu’l Huda, tercüme: Azizullah Attaradi, Tahran, İslamiye kitapevi, h. ş. 1377.

* Taberi, Muhammed b. Cerir, Delalu’l İmamet, Kum, Müessesetu’l Bi’set, el-Ula, h. k. 1413.

* Meclisi, Biharu’l Envar, Beyrut, Daru İhyau’t Turasu’l Arabi, h.k. 1403.

* Kumi Razi, Ebu’l Kasım Ali b. Muhammed, Kifayetu’l Eser fi en-Nas Ale’l Eimmeti İsna Aşer, Kum, Matbaatu’l Hiyam, h. k. 1401.

* Navbahti, Hasan b. Musa, Fireku’ş Şia, Beyrut, Daru’l Adva, h.k. 1404.

* Şehri Aşub, Ebu Cafer Muhammed b. Ali, Menakibu Al-i Ebu Talib, zevi’l Kurba intişar, el-Ula, h.k. 1421/ h. ş. 1379.

* İbn Hacer Heytemi, Ahmed, es-Savaiku’l Muhrike, mektebetu’l Kahire.

* Tabarsi, Ebu Mansur Ahmed b. Ali, el-İhticac, Meşhed, Neşru’l Mustafa, h.k. 1403.

* Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet Şikafende Ulum Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s), tercüme: Kazım Hatemi Taberi, Kum, Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı, h. ş. 1385.

* El-Kef’emi, Takiuddin İbrahim b. Ali, el-Misbah, Beyrut, Müessese el-A’lemi lil-Matbuat, el-Ula, h.k. 1414/ m. 1994.

* Şerif el-Kureşi, Bakır, Hayatu’l İmam Muhammed el-Bakır, Kum, Daru’l Kutubu’l İlmiyye, İsmailiyan Necefi, h. k. 1397.

* el-Kuleyni, Ebu Cafer Muhammed b. Yakup, el-Kafi, tahkik: Ali Ekber Gaffari, Tahran, daru’l Kutubu’l İslamiyye, es-Salise, h. k. 1388.

* Dahil, Ali Muhammed Ali, Eimmetuna Siyretu’l Eimmetu’l İsna Aşer, Kum, Müessese daru’l Kutubu’l İslamiyye, es-Salise, k. 1429/ m. 2008.

* Tusi, Ebu Cafer Muhammed b. El-Hüseyin, İhtiyaru Marifetu’r Rical, tashih: Hasan el-Mustafavi, Meşhed Üniversitesi, h. ş. 1348.

* Amuli, Hur, Vesailu’ş Şia ila Tahsili’l Mesaili’ş Şeriat, Beyrut, Daru İhyau’t Turasu’l Arabi.

* Müfid, Muhammed b. Muhammed b. Numan, el-İrşat, tercüme: Muhammed Bakır Saidi, Tahran, İslamiyye yayınları, h. ş. 1380.

* Yakubi, İbn Vazıh, Tarihu Yakubi, tercüme: Muhammed İbrahim Ayeti, Tahran, İntişar İlmi ve Ferhengi, h. ş. 1378.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile