Prş03282024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Back Ana Sayfa Ehlibeyt (a.s) İmam Muhammed Bakırla (a.s) Hariciler Arasındaki Tartışma

Ehlibeyt (a.s)

İmam Muhammed Bakırla (a.s) Hariciler Arasındaki Tartışma

  

  Abdullah b. Nâfi, Müminlerin Emiri Hz. Ali'ye (a.s) düşmandı ve "Ali'nin Nehrevan'da Haricîlerle savaşıp onları öldürmekte haklı olduğunu ispatlayabilecek biri çıkarsa ben de Ali Şia’sı olurum!" diyordu. Bir gün ona: "Sence Ali'nin oğulları da mı ispatlayamaz bunu?" dediklerinde, "Ali oğulları arasında âlim mi var?" diye sordu. "İşte bu bile senin cehaletini gösterir." dediler ona. "Ali'nin (a.s) soyundan bilge ve âlim insanların çıkmayacağını nasıl düşünebilirsin?" Ali oğullarının bilgesinin o sırada kim olduğunu sordu. İmam Bâkır (a.s) olduğunu söylediler.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Birkaç adamıyla birlikte Medine'ye gelip İmam Bâkır'la (a.s) görüşme isteğini iletti. İmam (a.s) hizmetkârlarından birine, onun ağırlanıp misafir edilmesini ve yol yorgunluğunu attıktan sonra, ertesi gün kendisiyle görüşebileceğini söyledi.

Ertesi günün sabahı Abdullah, İmam'ı görmeye gitti. İmam (a.s) evlatlarıyla ensar ve muhacirlerin yakınlarını da bu görüşmeye çağırmıştı. İmam (a.s) kızıl bir elbise giymiş, ay ışığı misali parlayan gözleri ve güzel yüzüyle misafirlerinin dikkatini çekmişti. Sözlerine besmele ve hamd-u senayla başlayıp şöyle dedi:

Hamd, zaman, mekân, nitelik ve nicelikleri yaratan Allah'a mahsustur. O'nu ne uyku alır, ne uyuklar. Yerde ve gökte ne varsa hepsi O'nundur. Şahadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed (s.a.a) O'nun seçkin kulu ve resulüdür. Hamd Allah'adır. Bizi nübüvvetle onurlandırıp velayetini bize tahsis etti. Ey ensar ve muhacir evlatları! Ebutaliboğlu Ali'nin (a.s) bir faziletini bileniniz varsa söylesin!

Orada bulunanların her biri İmam Ali'nin (a.) üstünlüğünü ve ona özgü üstün faziletlerini aktardı, sıra Hayber hadisine geldi:

Hayber savaşında Hz. Resulullah (s.a.a) Yahudilerle savaşa girmişti. "Yarın sancağı öyle birine vereceğim ki, o Allah'ı ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu. Yahudilerin kalesini Allah'ın izniyle fethetmedikçe dönmez. Savaştan asla kaçmayan bir cengâverdir o!" buyurdu.

Ertesi gün sancağı İmam Ali'ye verdi. O gün inanılmaz yiğitlikler gösterip Yahudileri tam bir hezimet ve bozgunla yenip mağlup ederek onların "fethedilmesi imkânsız" bilinen kaleleri Hayber'i fethetti.

İmam Bâkır (a.s) Abdullah b. Nâfi'ye: "Bu hadis hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordu.

Abdullah: "Hadis doğrudur, ancak Ali daha sonra, Haricîleri haksız yere öldürmüş ve kâfir olmuştur!" dedi.

İmam Muhammed Bakır (a.s): "Anan yasını tutsun." Buyurdu, "Allah Ali'yi sevdiğini söylerken, o sırada, daha sonraları Ali'nin Haricîleri öldüreceğini biliyor muydu, bilmiyor muydu? Eğer bilmiyordu dersen küfre girmiş olursun!"

Abdullah: "Biliyordu elbet!" dedi.

İmam (a.s): "Sence, Yüce Allah, Ali'yi O'na itaat ettiği için mi, yoksa itaatinden çıktığı ve günaha girdiği için mi seviyordu?! Buyurdu.

Abdullah: "Tabii ki, itaat ettiği için Allah onu seviyordu." dedi.

(Bu cevap şu anlama gelmekteydi: Eğer Ali (a.s) gelecekte bir günah işleyecek olsa, Yüce Allah bunu bildiğinden, Ali'yi sevmezdi. Onları öldüreceğini biliyordu ve bu bilgi ile Allah İmam Ali'yi seviyordu. O halde Haricî isyancıların öldürmesi hak bir davranıştır ki bu Haricîlere karşı yapılan savaşın gerçekte Allah'a itaat olduğunu gösterir.)

İmam (a.s): "Kalk bakalım!" dedi, "Ali'nin hak üzere olduğunu sen de kabul ettin işte!"

Abdullah ayağa kalkıp hakkın batıldan ayrılması manasında şu ayeti okudu: "Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar."[1] Sonra da: "Allah, elçiliğini hangi aileye vereceğini daha iyi bilir!"[2] diyerek İmam'ın hakkaniyetini kabul ettiğini açıkladı.[3]

 

ABNA.İR

[1]- Bakara Suresi, 187.

[2]- En'âm Suresi, 124.

[3]- Usul-u Kâfi, 7/349-351.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile