Prş04182024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Ehlibeyt (a.s)

ZUHUR ZAMANI

  

Zuhur hakkında konuşulduğu zaman, insana bir gönül rahatlığı gelmektedir. Sanki yem yeşil bir bağda nehrin kenarında oturmuş bülbüllerin güzel seslerini dinliyormuş gibi bir duygu uyandırmaktadır. Evet, güzelliklerin zuhur etmesi ve iyiliklerin ortaya çıkması; yorgun hak yolcularına sevinç kaynağı olur. Umutlu gözlerdeki sevinç ışıltılarını canlandırır.

     Bu bölümde, İmam Mehdi’nin (a.f) zuhuru ve zuhurunun gölgesi altında yaşanacak güzellikler hakkında açıklamalarda bulunacağız. Benzersiz cemalini ve perdesiz gaybetini seyretmeye koyulacağız.

    Zuhur Zamanı

    İnsanların akıllarını genellikle “İmam Mehdi (a.f) ne zaman kıyam edecektir? Acaba kıyamı için bir zaman belirlenmiş midir? gibi bir takım sorular meşgul etmektedir.

    Bu soruların cevaplarını,  din önderlerinden nakledilen hadisler ışığında vermeye çalışacağız. İmam Mehdi’nin (a.f) zuhur zamanı insanlardan gizlenmiştir. İmam Sadık (a.s) bu konu hakkında şöyle buyuruyor:

   “Biz geçmişte zuhur için bir vakit belirlemedik. Gelecekte de bir vakit belirlemeyeceğiz.”[1]

   Bundan dolayı, zuhur için zaman belirten veya tayin eden kimseler; düzenbaz, hilekâr ve yalancıdırlar. Bu konu rivayetlerde ısrarla vurgulanmıştır.

    İmam Bakır (a.s), ashabından zuhurun ne zaman olacağını soran birisine şöyle buyurdu:

   “Vakit belirtenler yalan söylemektedirler. Vakit belirtenler yalan söylemektedirler. Vakit belirtenler yalan söylemektedirler.”[2]

    Bu hadislerden şunları anlamak mümkündür:

   Tarih boyunca bir takım insanlar şeytani amaçları ve şahsi garezleri için İmam Mehdi’nin (a.f) zuhuru konusunda vakit tayin etmişlerdir. Bu gibi insanlar gelecekte de olacaktır. Bundan dolayı masum önderler (a.s), Şiilerinden, vakit belirleyenlerin ve zaman tayin edenlerin karşısında duyarsız kalmamalarını ve onları yalanlamalarını istemişlerdir.

    İmam Sadık (a.s) bu konu hakkında dostlarından birisine şöyle buyurmuştur:

     “Zuhur için vakit belirleyen birini yalanlamaktan çekinme. Çünkü biz, hiç kimse için zuhur vakti belirtmedik.”[3]

Zuhur Vaktinin Gizli Kalmasının Sırrı

    Daha öncede değindiğimiz gibi; hekim olan Allah’ın iradesine göre zuhur zamanı bizlerden gizlenmiştir. Hiç şüphesiz zuhur zamanının gizli kalmasının bir takım hikmetleri vardır. Allah’ın hikmetlerini de Allah’tan başkası bilemez. Fakat bizler de anladığımız kadarıyla bu hikmetlerden bir kaçını aşağıda zikredeceğiz:

    Ümidin Devamı

     İmam Mehdi’nin (a.f) zuhur zamanı gizli kaldıkça; ümit ışığı, onu bekleyenlerin kalbinde bütün asırlarda devam edecektir. İnsanlar, zuhur ümidiyle gaybet döneminde her zaman zorluklar ve baskılar karşısında sabredip direneceklerdir. Eğer geçmiş asırlarda yaşayan Şiilere, imam Mehdi’nin (a.f) hangi tarihte zuhur edeceği haber verilseydi ve onların asrında zuhurun olmayacağı söylenseydi, onlar hangi ümit ile kendi zamanlarındaki fitneler karşısında direneceklerdi? Gaybet dönemindeki karanlık, dar ve korkunç uçurumlardan nasıl kurtulabileceklerdi?

     Ortamın Hazırlanması

    Hiç şüphesiz, aktiflik ve canlılığın en önemli etkenlerinden biri olan bekleyiş;  sadece zuhur zamanının gizli kalması ile gerçek şeklini kazanabilir. Çünkü zuhur vaktinin belli olması; zuhur zamanını görmeyecek kimselerin ortamı hazırlama, canlı kalma ve aktif olma konusundaki inançlarını kaybetmelerine neden olacaktır. Onları sessizliğe, tembelliğe ve lakayt olmaya sürükleyecektir.

    Hâlbuki zuhur zamanının gizli kalmasıyla bütün asırlarda yaşayan insanlar, zuhurun kendi asırlarında olacağına ümit ederek zuhur ortamını hazırlamaya çalışacaklardır. Yaşadıkları toplumu ıslah edip aktif bir hale getirmek için uğraşacaklardır.

    Bunlara ilave olarak zuhur için bir vakit belirlenirse ve bazı maslahatlar gereği de zuhur gerçekleşmezse, bir takım insanlar, zuhur konusuyla birlikte İmam Mehdi’ye (a.f) olan inançları noktasında da şüpheye düşebilirlerdi.

İmam Bakır (a.s) zuhurun vakti belli midir? sorusuna şöyle cevap vermiştir:

    “Vakit belirleyenler yalancıdırlar. Vakit belirleyenler yalancıdırlar. Musa (a.s), Rabbinin davetiyle kavminin arasından çıktığı, Allah otuz güne, on gün daha eklediği zaman; kavmi şöyle dedi:“Musa verdiği söze vefalı olmadı.” ve yapmamaları gereken şeyi yaptılar.” (Dinden çıktılar ve buzağıya taptılar)[4]

-----------------------------------------------------------------

[1]- Gaybet-i Tusi, fasıl. 7, h.412, s.426

[2]- Gaybet-i Tusi, fasıl. 7, h.411, s.425

[3]- Gaybet-i Tusi, fasıl. 7, h.414, s.426

[4]- Gaybet-i Numani, bab.16, h.13, s.305

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile