Prş04182024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Back Ana Sayfa Ehlibeyt (a.s) İmam Zaman (a.c.f) CİHAN ZUHURUN EŞİĞİNDE

Ehlibeyt (a.s)

CİHAN ZUHURUN EŞİĞİNDE

  Allah’ın son hücceti gaybete çekilmiştir. Zuhur ortamı hazır olunca ortaya çıkacak ve dünyayı hidayet nuruyla direkt olarak aydınlatacaktır.

    İnsanlar, İmam Mehdi’nin (a.f) gaybet döneminde onun zuhurunu çabuklaştıracak ve şartlarını hazırlayacak bir şekilde amel edebilirlerdi.

    Fakat şeytana ve nefse uymalarından, Kur’an-ı Kerim’in sahih terbiyesinden uzak kalmalarından ve Masum imamın (a.s) velayetini kabul etmemelerinden dolayı yanlış yola saptılar. Günbegün zulmü dünyada daha da yaygınlaştırdılar. Böyle bir tercih ile kendileri için çok kötü bir yol edinmiş oldular. Zulüm, fesat, yolsuzluk, dayatma, korku, kargaşa, entrika, ahlaki ve ruhi emniyetsizliklerle dolu, toplumsal maneviyattan, temizlikten, iyilikten uzak, tecavüz, zayıfları ve elleri altındaki insanları ezmekle meşgul olan bir dünya yaratmak; insanların gaybet dönemindeki mahsulleri oldu. Bu acı gerçek ve üzücü tablo, asırlar önce masumlar (a.s) tarafından haber verilmiştir.

    İmam Sadık (a.s) bu konuda dostlarından birine şöyle buyurmuştur:

   “Zulmün ve haksızlığın yaygınlaştığını, Kur’an’ın unutulduğunu, nefsi isteklere göre tefsir edildiğini, batıl ehli olanlar hak ehli olanlardan öne geçtiğini, imanlı insanların sessiz kalmayı tercih ettiklerini, akrabalık ilişkilerinin kesildiğini, dalkavukluğun çoğaldığını, hak yolun yolcusuz kaldığını, şer yollarının dolu olduğunu, helâlın haram edildiğini, haramların caiz sayıldığını, büyük sermayelerin Allah’ın gazap ettiği işlerde (Fesat, fuhuş) harcandığını, devlet memurları arasında rüşvet almanın yaygınlaştığını, eğlencelerin çoğalıp önü alınamayacak kadar revaçta olduğunu, Kur’an hakikatlerine kulak asmanın insanlara ağır fakat batıl şeyleri dinlemenin hoş geldiğini, insanların Allah dışındaki şeyler için Hacca gittiklerini, Allah’ın evine koştuklarını, insanların kalplerinin katılaştığını gördüğün zaman; bir kimse iyiliği emredip kötülükten sakındırdığında “Bu senin işin değil” diyerek karşı çıkıldığını ve her yıl yeni yeni fesatlar-günahlar ve bidatlerin çıktığını gördüğün zaman kendine dikkat et. Allah’tan böyle çirkin bir ortamdan seni kurtarmasını iste (Çünkü zuhur yakındır).[1]

    Elbette bu kara tablo, zuhurdan önceki dönemin genel halidir. Çünkü bu dönem içinde ilahi ahdine sadık kalan birçok dindar insan da vardır. Bu mümin insanlar inançlarına ve itikatlarına değer verip, fesat ortamında eriyip gitmezler. Kendi alın yazılarını diğerlerinin çirkin sonlarına bağlamazlar. Bunlar en iyi Allah kulları, nur imamlarının (s.a) Şiileridirler.

    Rivayetlerde bu insanlardan övgüyle bahsedilmiştir. Bu insanlar hem kendileri temiz yaşarlar, hem diğerlerini de temiz ve dürüst yaşamaya davet ederler. Çünkü onlar, iyilikleri yaygınlaştırıp imanlı bir ortam yaratarak imam-ı Zaman’ın (a.f) zuhurunu çabuklaştırabileceklerini ve İmam Mehdi’nin (a.f) hükümetinin alt yapısını oluşturabileceklerini biliyorlardır.

     Zira kötülüklerin karşısında kıyam etmek; vaat edilen kurtarıcının birçok yardımcıya sahip olduğu zaman mümkündür. Bu tarz tefekkür “Fesat ortamını yaygınlaştırarak İmamın zuhurunu çabuklaştırmak gerekir.” şeklinde inanan kişilerin tefekkürün tam aksi istikametindedir. Fesatların çoğalarak zuhur ortamının alt yapısının hazırlanması için, imanlı insanların; çirkinlikler ve fesatlar karşısında sessiz kalmaları kabul edilebilecek gibi bir şey midir? Acaba iyilikleri ve faziletleri yaygınlaştırarak İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunu çabuklaştırmak mümkün değil midir?

    İyiliği emredip kötülükten alıkoymak her Müslüman’ın yapması gereken kesin bir farzdır. Hiçbir zaman ve mekânda farz amelin yerine getirilmemesine göz yumulamaz.[2] Bundan dolayı, nasıl olurda zuhurun çabuk olması için zulmü ve fesadı yaygınlaştırmak gerektiğine inanılabilinir?

   Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:

   “Bu ümmetin sonunda (ahır zamanında) bir grup gelecektir. Onların mükâfatı ve sevabı, İslam’ın ilk zamanlarındaki Müslümanlar gibi olacaktır. Onlar, iyiliği emredip kötülükten alıkoyarlar. Fitne ehli ile savaşırlar.”[3]

   Birçok rivayette yeryüzünün zulüm ve fesat ile dolacağı bildirilmiştir. Bu, bütün insanların zalim olacağını göstermez. Allah yolunda yaşayan insanlar da olacaktır. Fazilet, takva ve iman ıtırının kokusu çeşitli ortamlarda görülecektir.

    Bundan dolayı, dünya zuhurdan önce acı bir dönem yaşayacaksa da, tatlı zuhur ile de son bulacaktır.  Zaman,  fesat ve zulüm zamanı olabilir. Fakat temiz olmak ve iyi yaşamak diğerlerini de bu yola davet etmek Muhammed’in (a.f) soyundan olan Kaim’in zuhurunu bekleyenlerin vazifelerindendir. Böyle bir yaşamı yaşamak ve yaşatmak, Mehdi’nin (a,f) zuhur etmesinde çok etkisi vardır.

    Bu bölümü İmam Mehdi’den nakledilen (a.f) hadis ile bitiriyoruz:

    “Kendilerinden beklemediğimiz ve beğenmediğimiz amellerinden bize ulaşan şeyler dışında hiçbir şey; bizi, Şiilerimizden ayırmamıştır.”[4]

---------------------------------------------------------

[1]- Kafi, c.7, s.27

[2]- Elbette şunu da hatırlatmak gerekir ki; Emr-i bi’l maruf ve nehyi-i ani’l münker (yani; iyiyi emredip kötülükten alıkoymak) dini bir vazifedir. Fakat bu vacibin yerine getirilmesinde bir takım şartlar vardır. Bu şartları çok iyi bilip ona göre amel etmek gerekir. Daha çok bilgi edinmek için fıkıh kitaplarına müracaat edebilirsiniz.

[3]- Mucemi’l-Ahadis-i İmam Mehdi (a.f), c.1, s.49

[4]- Biharu’l-Envar, c.53, s.177

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile