Cu03292024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Ehlibeyt (a.s)

Ali (a.s) Hira Mağarası'nda

 

Hz. Muhammed (s.a.a) Allah tarafından peygamberliğe seçilmeden önce, her yıl bir ay boyunca Hira Mağarası'nda ibadetle meşgul olur, ayın sonu geldiğinde doğrudan Mescid-i Haram'a gidip Allah'ın evini yedi defa tavaf ettikten sonra evine dönerdi.

    Burada şöyle bir soru sorulabilir: Ali'ye (a.s) yoğun bir inayeti ve sevgisi olan aziz Peygamber, ibadet ve münacat için gittiği Hira Mağarası'na Ali'yi (a.s) de götürüyor muydu, yoksa bu süre zarfında O'nu yalnız mı bırakıyordu?

    Tarihten elde edilen ipuçları, Peygamber'in, evine aldığı ilk günden itibaren Hz. Ali'yi asla yalnız bırakmadığını gösteriyor. Tarihçiler şöyle yazmaktalar:

  Ali (a.s), her zaman Peygamber (s.a.a) ile birlikteydi; öyle ki, Peygamber (s.a.a) şehir dışına her çıktığında Ali'yi (a.s) yanında götürürdü.[1]

   İbn Ebi'l-Hadid şöyle diyor:

   Sahih hadisler gösteriyor ki, ibadet için Hira Dağı'nda bulunan Hz. Muhammed'e Cebrail ilk kez nazil olup kendisini peygamberlikle müjdelediğinde, Ali (a.s) O Hazret'in yanındaydı.

  Bu konuda İmam'ın (a.s) kendisi şöyle buyuruyor:

   Her yıl Hira Dağı'na çekilir, kulluğa koyulurdu. O'nu ben görürdüm, başkası görmezdi.[2]

    Hz. Ali'nin üstte geçen sözünden, Hz. Muhammed'in, peygamberlik makamına ulaştıktan sonraki dönemlerde Hira Dağı'na gittiği anlaşılabilir; ama geçen ipuçları ve O Hazret'in Hira Dağı'na genellikle peygamberliğinden önce gitmiş olduğu gerçeği, Hz. Ali'nin sözünün, peygamberlikten önceki döneme işaret ettiğini onaylamaktadır.

    Hz. Ali'nin nefsî temizliği ve Peygamber'den aldığı eğitim, daha çocukluk dönemlerinde, normal insanların göremeyeceği şeyleri görmesine ve işitemeyeceği sesleri işitmesine sebep oldu. Bu konuda Ali (a.s) şöyle buyuruyor:

   Çocuktum henüz Hira Dağı'nda Peygamber'in yanında iken, O'na doğru dökülen vahiy ve peygamberlik nurunu görüyor, nübüvvet kokusunu alıyordum.[3]

   İmam Sadık (a.s) buyuruyor ki:

   Emir'ül-Müminin Ali (a.s), Hz. Muhammed'in peygamberliğe seçilmesinden önce, peygamberlik nurunu görüyor ve vahiy meleğinin sesini duyuyordu.

    Hz. Peygamber (s.a.a) vahiyle karşılaştığı o büyük anda Hz. Ali'ye şöyle buyurdu:

   Eğer ben son Peygamber olmasaydım, benden sonra nübüvvet makamına sen lâyık olurdun; ama sen benim vârisimsin; sen muttakilerin önderisin.[4]   

    Emir'ül-Müminin çocukluk çağlarında işittiği gaybî sesler hakkında şöyle buyuruyor:

  

O'na vahiy gelirken Şeytan'ın feryadını duydum da ey Allah'ın Resulü dedim, bu feryat nedir? Buyurdu ki: Bu feryat eden Şeytan'dır; kendisine halkın kulluk etmesinden ümidi kesti artık. Sen benim duyduğumu duymadasın, gördüğümü görmedesin; ancak sen peygamber değilsin; fakat vezirsin ve hayır üzeresin.[5]

----------------------------------

[1]- İbn Ebi'l-Hadid, Şerh-u Nehc'il-Belâğa, c.13, s.208.

[2]- Nehc'ül-Belâğa, 192. hutbe.

[3]-Hz. Muhammed Allah tarafından Risalet makamına seçilmeden önce, vahyi ve gaybî sesleri, rivayetlerde beyan edilen rumuzlu bir şekilde idrak ediyordu. İbn Ebi'l-Hadid, Şerh-u Nehc'il-Belâğa, c.13, s.197.

[4]- İbn Ebi'l-Hadid, Şerh-u Nehc'il-Belâğa, c.13, s.310.

[5]- Nehc'ül-Belâğa, Kasıa Hutbesi, 192. hutbe.

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile