Prş03282024

Son güncellemeSal, 29 Ara 2020 6pm

Back Ana Sayfa Ehlibeyt (a.s) Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a) Resulullah (saa)’in Ümmetine Şefkati

Ehlibeyt (a.s)

Resulullah (saa)’in Ümmetine Şefkati

Halkla güler yüz ve sevgiyle karşılaşırdı. Herkese hatta çocuklara bile selam vermede öncülük ederdi. Devamlı ashabını yoklar, eğer üç gün birini görmezse, derhal sorup soruşturur, hasta olanın ziyaretine giderdi. Ashabıyla oluşturduğu mecliste bakışlarını onların arasında eşit olarak bölerdi. Kendisi oturduğu halde başkalarının ona hizmet etmesini kabul etmezdi; yerinden kalkar onlarla beraber gerekeni yapar ve: "Allah, kendini başkalarından üstün gören kulunu hoş görmez" buyururdu.

    Enes bin Malik şöyle diyor: "Resulullah (s.a.a), ashaptan birini üç gün görmediğinde, onu sorup araştırırdı, eğer sefere gitmiş olsaydı, onun hakkında dua ederdi, eğer hazır olsaydı, onu ziyaret ederdi ve eğer hasta olmuş olsaydı, ziyaretine gidip halini sorardı." (1)

   İbn-i Abbas şöyle diyor: "Resulullah (s.a.a) konuştuğunda veya O'ndan bir şey sorduklarında, iyice kavramaları için sözünü üç defa tekrarlardı." (2)                            

   Cerir bin Abdullah da şöyle diyor: "Resulullah (s.a.a), evlerinden birine girdi, derken o ev (ashapla) dolup taştı, ben de evin dışarısında oturdum. Resulullah (s.a.a) beni görünce, elbisesini büküp bana atarak; "Onun üzerinde otur" buyurdular. Ben de onu yüzüme sürüp öptüm." (3)               

   Salman-i Farisî de şöyle diyor: "Bir gün Resulullah (s.a.a)'in evine gittim, Hazret bir yastığa dayanmıştı, derken onu yaslanmam için bana atarak şöyle buyurdular: "Ey Selman! Kim, bir Müslüman kardeşinin yanına gittiğinde, kardeşi ona ikramda bulunur ve rahat etmesi için ona yastık verirse, Allah Teala onun günahlarını bağışlar." (4)

    Cabir bin Abdullah da şöyle diyor: "Resulullah (s.a.a) yirmi bir savaşa katıldı, ben o savaşlardan on dokuzuna bizzat kendim şahid oldum, ama ikisine katılamadım. Hazret'le beraber olduğum savaşların birinde geceleyin altımdaki devem çöktü ve artık hareket etmedi. Resulullah (s.a.a) insanların en arkasında hareket eder, güçsüz insanları arkasına bindirip onlar için dua ediyordu. Bana yetiştiğinde, benim ah vah ettiğimi görünce; "Bu adam kimdir?" diye sordu. Ben; "Anam babam sana feda olsun. Ey Resulullah! Ben Cabir bin Abdullah'ım" dedim. "Ne olmuş?" diye sordu. Cevaben; "Devem yorulmuştur, artık hareket etmiyor dedim." Resulullah (s.a.a); "Asan var mı?"diye sordu. "Evet vardır" dedim. Hazret o asayla deveyi kaldırdı, onu sürdü ve daha sora onu yatırıp; "Bin" dedi. Ben de ona binip o deveyle hareket ettim, benim devem ondan ileri geçiyordu. O gece Resulullah (s.a.a) yirmi beş defa bana mağfiret diledi. Daha sonra; "Baban Abdullah'ın ne kadar evladı vardır, acaba borcu da var mıdır?" diye sordu..."(5)

    Zeyd bin Sabit şöyle diyor: "Biz Hz. Resulullah (s.a.a) ile birlikte oturduğumuzda, eğer biz ahiret konusundan söz açsaydık, o da bizimle o konuda sohbet ederdi, eğer biz dünya konusundan söz açsaydık, o da bizimle o konuda sohbet ederdi, eğer biz yiyecek ve içecek konusundan söz açsaydık, o da bizimle o konuda sohbet ederdi. İşte Hz. Resulullah böyle biri idi." (6)

---------------------------------------------------------

(1)- Bihar-ül Envar c. 16 s. 233

(2)- Bihar-ül Envar c. 16 s. 234

(3)- Bihar-ül Envar c. 16 s. 235

(4)- Bihar-ül Envar c. 16 s. 235

(5)- Bihar-ül Envar c. 16 s. 233

(6)- Bihar-ül Envar c. 16 s. 135

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile